15 Mayıs 2014 Perşembe

SOMA FACİASI NEDENİYLE ODALARDAN AÇIKLAMALAR


    Yayına Giriş Tarihi: 14.05.2014
Güncellenme Zamanı: 15.05.2014 13:28:59 
 
 
Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası, Gemi Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Metalurji Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası Soma`da yaşanan faciaya ilişkin 14 Mayıs 2014 tarihinde birer basın açıklaması yaptı.

ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
YASTAYIZ!
Manisa, Soma`da yaşanan acı faciadan dolayı yaşamını yitiren tüm emekçilere Allah`tan rahmet ve halkımıza sabır dileriz.
Yıllardır ülkemizde yaşanan iş cinayetlerinden ders çıkarılmadığı, mevzuatın, sendikal örgütlülüğün, risk ve afet yönetimlerinin sağlıklı olmadığı ne yazık ki bir kez daha, büyük bir facia ile ortaya çıkmıştır.
Bugün "ulusal yas" ilan edilmeli, belleklere kazınmalı ve iş cinayetlerinin yaşanmaması için alınacak önlemler biran önce sendikaların, meslek odalarının katılımı ile kamu yararı gözeten bir perspektifle belirlenerek hayata geçirilmelidir.
Soma`daki facia, Mersin-Akkuyu`da ve Sinop`ta yaşanabilecek olası bir nükleer santral faciasında ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizi de göstermektedir.
Artık afeti yöneten değil, riski yöneten bir yaklaşımın ülkemizin her köşesinde biran önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Odamız, bilim-emek ekseninde, Türk Mühendis, Mimar Odaları Birliği`nin (TMMOB) parçası olarak sürecin takipçisi olacaktır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası



ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
 KAZA DEĞİL, KATLİAM!
Soma Eynez Karanlık Dere`deki özel Soma Kömür İşletmeleri`nde katliam yaşanıyor. Trafo patlaması gerekçesiyle açıklanan faciada kaybettiğimiz canların sayısı 200`ü aşarken, yüzlerce işçinin de halen madende olduğunu biliyoruz. Öncelikle yitirdiğimiz canlar için başsağlığı ve 50`yi aşkın yaralımızın da en kısa sürede sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz. Yeraltında bekleyen yüzlerce işçimizin de gün ışığına canlı olarak çıkarılabilmesini umut ediyoruz.
Hükümetin ve şirket yetkililerin madendeki kişi sayısından, ölüm ve yaralıların sayısına varıncaya kadar gerçekleri halktan gizleme çabasını kınıyoruz. Facianın boyutları, gizleme ve saklama çabalarına karşın her geçen saat büyürken; Soma`daki madenlerdeki kötü duruma ilişkin Meclis`te 6 ay önce verilmiş araştırma önergesinin 20 gün önce görüşüldüğü ve hükümetin dikkate almadığı da ortaya çıkmıştır.
Facianın nedenine ilişkin iddialar ise kaosu derinleştirmektedir. Trafo patlaması nedeniyle facianın yaşandığına ilişkin açıklamalar kafa karışıklığını artırmıştır. Trafoların yüksek güvenlikli standartlara uygun olarak yapılması gerektiği, trafonun patlama ihtimalinin çok düşük olduğu, trafo patlasa dahi yangına karşı izole edilmiş beton korumaya sahip olması gerektiği elimizdeki teknik bilgilerdir. Ayrıca ocakta kullanılan elektrik tesisatının ve ekipmanlarının ATEX sertifikalı exproof (alev sızdırmaz) olması gerekmektedir. Trafoların da exproof d tipi koruma tertibatlı olarak seçilmesi, kuru tip transformatör kullanılması gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında trafonun patlaması ve yangın çıkması söz konusu ise bunun bir kaza olduğunu söylemek mümkün değildir.
EMO Heyeti`nin İlk İncelemeleri
EMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil ve EMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş`ın da yer aldığı Odamızdan bir heyet, bilgi almak üzere maden ocağına gitmiştir. Madende eski ocak olarak tabir edilen mekânda, kömürün yanması ve geçici göçük meydana gelmesinin ardından işçilerin bulunduğu alanda yoğun karbonmonoksit birikmesi olduğu yönünde bilgiler bize ulaşmıştır. Ayrıca hava tahliye sisteminde aksaklıklar olduğu, mekanik olarak yönlendirme yapıldığı, otomasyon sisteminin yeterli olmadığı da öğrenilmiştir.
Heyetin yaptığı ilk incelemelerde; tesiste çalışan elektrik, makina ve maden mühendisleri ile maden işçilerinden edinilen ilk bilgilere göre ocağın yaklaşık 700. metrelerinde kömür yangını ve yangından kaynaklı kısmi göçük oluştuğu, taze hava sağlayan fanların etkisiyle yangının duman etkisinin yayıldığı, uzun süre sonra fanların çalışma yönlerinin ancak değiştirilebildiği, bu arada çok sayıda işçinin yayılan duman ve yangından etkilendiği (yanık ve zehirlenme) yangının kamuoyuna yansıyan ilk açıklamalarda olduğu gibi elektrik kaynaklı olmadığı bilgileri edinilmiştir.
Edinilen bilgilere göre, maden içerisinde zehirleyici ve patlayıcı gazları algılayacak ve havalandırma sistemlerini yönetecek sistemlerin yetersiz ve eski olduğu, kömürün içten içe yanmasıyla başladığı tahmin edilen bu yangının ortaya çıkardığı karbonmonoksit, karbondioksit ve metan gazlarının ölümcül etkisi nedeniyle şu ana kadar ifade edilen rakamlarla 205 ölüm olayının gerçekleştiği, bu sayının içerideki işçilerin kurtarılmasındaki zorluk göz önüne alındığında daha da artabileceği öngörülmektedir.
Asansörlerin çalışmamasının kurtarma faaliyetlerini güçleştirdiği bilinmektedir. Asansörlerin de yangın olsa bile yedek bir güç kaynağı ile çalışabilir durumda olması gerekmektedir. 2007 yılına kadar Ege Linyit İşletmeleri adı altında kamuya ait bir devlet kuruluşunca işletilen bu tesisin yer altı işleme kısmının özelleştirildiği ve taşeronlaştırıldığı, önce Park Holding`e devredildiği, sonrasında ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. adı altında bir şirket tarafından işletilmeye başlandığı bilinmektedir.
Ayrıca ilk işletmeci firmanın tesisteki riskleri göze alamadığı için bir yıl sonra işi bıraktığı, bu süreçten sonra mevcut firmanın tesisi işletmeye başladığı alt taşeronlarla birlikte binlerce işçinin tesiste çalıştığı bilgisi edinilmiştir.
Bu katliamın temel sorumlusu 13 yıldır uyguladığı politikalarla maden ve enerji alanında yürüttüğü özelleştirme, serbestleştirme ve kamunun içinin boşaltılması yöntemleriyle çalışanları kar hırsı karşısında güvencesiz bırakan AKP iktidarıdır. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, sendikaları çalışanların değil iktidarın ve işverenlerin sesi haline getirme, denetimleri kaldırma, iş güvencesini yok etme bu yaşanan katliamın temel nedenidir. Günlüğü 40 liraya insanlar yeraltında güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Madenlerde 18 yaş altında çalışma yasağı olmasına karşın madenden 15 yaşında Kemal Yıldız`ın cansız bedeni çıkarılmaktadır. Acımız çok büyüktür. Gözyaşlarımız sadece yitirdiğimiz canlar için değildir. Göz göre göre yaşanan bu katliamların engellenememiş olması nedeniyle de acımız büyüktür. Bugüne kadar yaptığımız uyarıların dikkate alınmaması nedeniyle de acımız büyüktür.
Denetimlerin yapıldığı, bu maden ocağının çok iyi donanımlı olduğu, 1 saat önce denetim yapılsa bile kaza yaşanabileceği gibi söylemlerle katliamın üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Bu yaklaşımların tümü canların tekrar öldürülmesi, yeni ölümlere göz kırpılması anlamına gelmektedir. Bu büyük katliamın ardından tüm sorumluların yargı önüne çıkarılması, ölen canların hesabının sorulması gerekmektedir. Nükleer santrallarla ilgili olarak, bekârlığın daha tehlikeli olduğu yönünde açıklama yapabilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız`ın siyasi sorumluluğunu üstlendiği can ve mal güvenliğiyle ilgili yüksek düzeyde hassasiyet içeren bir alanda güvenlik kültürüne sahip olmadığı çok açıktır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili mevzuatta son yıllarda yaşanan keşmekeşin siyasi sorumluluğunu ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik taşımaktadır. Çalışma yaşamıyla ilgili gerekli kamusal güvenlik ve denetimleri almakta kusurları bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başta olmak üzere sorumluluğu bulunan tüm yetkilileri istifaya davet ediyoruz.
Tüm halkımızın başı sağ olsun.

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
44. DÖNEM YÖNETİM KURULU
14 MAYIS 2014
  
  

GEMİMO: BASINA VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE;
13.05.2014 tarihinde Soma‘da gerçekleşen facia sonrası hayatını yitiren maden işçilerinin yakınlarına, Manisa ve tüm Türk halkına baş sağlığı diler, GEMIMO olarak acılarını paylaştığımızı bildirmek isteriz. 
Manisa‘nın Soma ilçesinde özel bir  işletmeye ait maden ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde trafo patlaması neden olduğu yangın sebebiyle  meydana gelen elim kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi hayatını kaybetmiş, 100‘ü aşkın işçi yaralanmış, madende kalan işçilerin sayısı henüz belirlenememiş ve isçilerin akıbeti hakkında net bilgi  alınamamaktadır.
Soma‘daki yaşanan insanlık dramı geçmişte yaşanan ihmaller ve sorumsuzluklar zincirinin, Türkiye‘deki genel dramın son parçası olmakla birlikte yalan, dolan, kumpas, tezgah ve çok iyi kurgulanmış bir illüzyon olarak dramların burada bitmeyeceğini, daha nicelerini yaşama olasılığımızın çok yüksek olduğunu bize açıkça göstermektedir.
Öncelikle Türk halkını bu illüzyonun bir  parçası olmaktan kurtarmak gerekmektedir. Bu başarılamazsa daha nice insanlık dramlarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. 
Bu faciada da görüldüğü gibi doymak bilmeyen kapitalizmin aşırı kar hırsı insan hayatını hiçe saymaktadır. İnsan hayatının önemsizleştirilip paranın öne çıktığı sistemlerde bu çok olağandır. Mevcut sistemin emniyetli hale getirilmesi ancak; ilgili bilim kuruluşlarının, odalar ve sivil toplum kuruluşlarının etkin hale getirilmesi ile mümkündür.
Kamu mallarını talan misyonuyla hareketle bir yandaş kuruluşa özelleştirme adıyla devir edilen Soma maden ocağın da 200 ü aşkın kişinin ölümüyle sonuçlanan üzücü kaza herkesin yüreğini dağlamıştır
Bu özelleştirmeye karşı çıkan Tmmob, dikkate alınmamıştır. Özelleştirme sonrası sorunların meclise taşınmasına iktidar tarafından engel olunmuştur. İktidara bu kadar yakin bir işletmenin nasıl denetleneceği kamuoyunca iyi bilinmektedir.
Eğer meclis soruşturma önergesini kabul etseydi bu facia belki de oluşmazdı, dolayısıyla soruşturmaya "hayır" diyen milletvekillerinin vicdanlarda zehirlenmiştir. sorumluluklarının soruşturulması gerektiği inancındayız
Yetkililerin iş kazalarını doğal karşılayıp 150 yıl önceki kazaları örnek vermesi esefle karşılıyoruz
Tmmob Gemimo olarak soruyoruz. İktidarların mühendislerle işbirliği yapması için daha kaç  can gerekiyor?
Bu bir kaza değildir diyor, yaşanılan ve yaşanması muhtemel bu gibi elim olayların yaşanılmaması adına sessiz kalınmaması gerekliliğini özellikle vurguluyor ve bu yaşanılan vahşetin  sorumluları hakkında bir an önce yasal yolların açılmasını temenni ediyoruz.
Yaşanılan bu büyük acı nedeniyle tekrar tüm Türk halkı gibi,  acıyı yüreğimizde hissederek kaybettiğimiz emekçileri saygı ile anıyor, ailelerine başsağlığı, ocakta mahsur kalan emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına kavuşmalarını ve bu gibi acıların bir daha yaşanmamasını diliyoruz.
Maden kazası madencilerin kaderi olmamalı, vadesi gelmeden ölmek emekçilerin kaderi olmamalıdır.
Ocakların yanması için, ocaklar sönmemelidir.

Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu 




GMO: Bugün Maden Emekçilerinin ve Hepimizin Kara Günüdür
Manisa‘nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi hayatını kaybetmiş, 100‘ü aşkın işçi çeşitli derecelerde yaralanmış, yüzlerce işçiden ise henüz haber alınamamıştır.
Yaşadığımız bu büyük acı nedeniyle kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor, ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, maden ocağında mahsur kalan emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına kavuşmalarını diliyoruz.
Kaza Değil İş Cinayeti, Facia değil Katliam !
Bilinen bir gerçektir ki yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı bu sahalar, özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır. Kazalarda yaşanan bu artış ve yiten canlar, özelleştirme ve denetimsiz taşeron sisteminin devletin politikası haline gelmesinin bir ürünüdür ve "iş güvenliği ve işçi sağlığı" önlemlerinin bir maliyet unsuru olarak görülmesi ve aşırı üretim zorlamasının üzücü sonucudur.
Çok sık iş kazalarının yaşandığı ve kazaların adeta seri iş cinayetlerine dönüştüğü, 12 bin  maden işçisinin çalıştığı Soma‘da bu tür iş kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet tarafından yapılmış özel bir sağlık birimi dahi bulunmamaktadır. Yanık Ünitesi de bulunmayanlar arasında yer almaktadır.
Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız bu olay bunu bize bir kez daha göstermiştir.
15 yaşında, madendeydi !
Geçen hafta resmi gazete‘de yayınlanan düzenlemeyle 16 yaşından gün almış çocukların artık ağır işlerde çalıştırılması yasal hale getirildi. Çocukları patronlara ucuz iş gücü olarak sunan, gözünü para hırsı bürümüş, ülkemizin tüm değerlerini "sıfırlama" peşinde olanlar
TBMM de Manisa‘daki iş cinayetlerini araştırmak için verilen sonu önergesini reddeden milletvekilleri derhal bu yaptıklarının hesabını vermelidirler.
Bu ölümler kader değildir!
Sayın bakanımıza, "madende kaç işçi çalışıyor" diye sorulduğunda cevap veremiyor!
Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri yaşanırken, ölü sayısı gizleniyor ve biz seyrediyoruz!
Suçlu kim?
Hepimiz suçluyuz.
Yalnız, bu cinayetlere Kim KADER Kim ALINYAZISI diyorsa bilin ki baş suçlu odur !
Soma‘da iş cinayetine kurban edilen emekçileri bir kez daha saygı ile anıyor, kurtarma ve yaraların sarılmasını, sorumlular hakkında soruşturmaların biran önce tamamlanmasını bekliyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.

Gemi Mühendisleri Odası44. Dönem Yönetim Kurulu



GIDA MÜHENDİSLERİ ODASISOMA‘DA YAŞANAN KAZA MIYDI?

13 Mayıs 2014 Salı günü Manisa Soma`da meydana gelen maden faciasına iş kazası demek ne kadar doğru olur?
Sonuç; felaket!
An itibariyle iki yüz otuz iki madencinin cenazesinin çıkarıldığı, bir o kadar işçinin içeride yaşamını kaybettiği bölgede bulunanlar tarafından rapor edilmektedir.
Yaşamını yitirenlerin içlerinde maden mühendisi meslektaşlarımızın olduğu bu felakete seyirci kalınamaz.
Dünya madencilik tarihinde maden işleme teknolojisi ile değil de verilen kayıpların rakamsal büyüklüğü ile yine en ön sıralarda yer aldık.
Yüreğimiz yanıyor.
Sefalet ücretleriyle çalışıp evine ekmek götürme derdinde olan bu emekçilerin iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin nasıl alınmadığını, yapılan ihmallerin ne boyuta geldiğini ülke olarak bir kez daha gördük.
Özelleştirme ve taşeronlaştırmanın sonucu madende çalıştırılmaması gereken çocuk yaştakilerin bile çalıştırıldığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmaksızın çalışanların bu güvensiz ocaklara sokulduğu, yapılacak denetimlerin önceden haber verilerek usulüne uygun olmadan gelişigüzel yapıldığı, denetim mekanizmasının sağlıklı işletilmediği, günü kurtarmaya yönelik palyatif çözümlerle geçiştirilmeye çalışıldığı, "kalan sağların bizlerin olacağı" mantığı ile bu felakete davetiye çıkarılmıştır.
Bu konuda sorumluluğu olan kurum ya da kişilerin yapılacak incelemelerle acilen ortaya çıkarılıp, haklarında gerekli hukuki süreç başlatılmalıdır.
Bir insan yaşamının bu kadar ucuz olmayacağını başta siyasiler olmak üzere konu özelinde sorumluluğu olan herkese hatırlatmak gerekir.
Türkiye madenciliği bir büyük kayıp daha vermiştir. Bu kayıp TMMOB‘nin kaybı, bu kayıp Gıda Mühendisleri Odası‘nın kaybı, bu kayıp bütün insanlığın kaybıdır.
Yapılacak bilimsel ve teknik çalışmalarla sadece maden ocaklarındaki değil tüm iş kazalarının (cinayetlerinin) önüne geçilebileceği unutulmamalıdır.
Bu faciada yaşamını yitirenlere Allah‘tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, yaralı olarak kurtulanlara acil şifa ile geçmiş olsun dileklerimizi paylaşıyoruz.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak yaşanan bu felaketten gerekli derslerin çıkarılmasını ve bu yaşanan facianın son olmasını diliyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
10. Dönem Yönetim Kurulu




İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İŞ KAZASI DEĞİL, DÜPEDÜZ KATLİAM
Manisa Soma`da meydana gelen maden kazasında ilk belirlemelere göre 200`den fazla işçi yaşamını yitirdi. Çok sayıda yaralı bulunuyor. Halen ulaşılamayan yüzlerce işçi olduğundan söz ediliyor.
Acımız çok büyük, acımız tarif edilemeyecek kadar derin. Ne yazık ki Türkiye yine bir iş kazası neticesinde yüzlerce canını kaybetti.
Üzüntümüzü ve kızgınlığımızı kelimelere dökmenin zorluğunu yaşıyoruz.
Üzüntülü ve kızgınız. Çünkü insan hayatının bu kadar değersiz olduğu bir başka ülke olduğundan emin değiliz. Ne söylesek, kifayetsiz kalacaktır. Yüzlerce maden işçisini diri diri toprağa gömen bir ülkenin iflah olması nasıl mümkün değilse, bu acıyı unutmamız da aynı şekilde mümkün değildir.
Unutmayacağız. Kazanın olduğu kömür madenlerini bir süre önce Meclis gündemine taşıyan ana muhalefet partisinin önergesinin, iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedildiğini unutmayacağız.
Unutmayacağız. Ana muhalefet partisinin önergesiyle ilgili, "bunlar gereksiz işlerle uğraşıyor" diyen iktidar partisi milletvekilinin sözlerini unutmayacağız.
Unutmayacağız. Özelleştirme-taşeronlaşma yoluyla kömür madenlerini işleten Soma Holding`in, ‘Türkiye Kömür İşletmeleri`nin kömürün tonunu 130-140 dolara mal ettiğini, kendilerinin ise tonunu 24 dolara mal ettiğine` dair açıklamalarını unutmayacağız.
Çünkü kazanın gerçek nedeni unutulmayacak bu sözlerde saklıdır. Kömür madenleri, maden ocaklarının işletmesinin kiraya verilmesi yöntemiyle özelleştirilmiş, özelleştirmeyi alan Soma Holding daha ucuz kömür çıkartmayı vaat etmiş ve anlaşılıyor ki, temel işçi sağlığı ve güvenliğinin temel önlemlerini maliyet artıcı unsur gibi gördüğü için yatırım yapmamış, teknolojisini geliştirmemiş, işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel önlemleri almamış, yılda iki kez yapılması gereken denetimler, adeta "adet yerini bulsun" diye gerçekleştirilmiş, siyasi iktidar konunun Meclis`te görüşülmesini engellemiştir.
Türkiye gerçeği böyle özetlenebilir. Düpedüz bir katliamla karşı karşıyayız.
Katliam üstü örtülecek, yok sayılacak gibi değildir; fail bilinmektedir. Ülkenin değerlerini haraç-mezat özelleştirenler, daha fazla kar elde etmekten başka hiçbir beklentisi olmayan sermaye grubu, gerçekleri yok sayan, gündeme gelmesini istemeyen siyasi iktidar, layıkıyla denetim yapmayan kamu kurumu sorumludur.
Acımız çok büyük ama acımızı daha da dayanılmaz kılacak olan, katliam sorumlularının yargı önüne çıkmamaları olacaktır.
İnşaat Mühendisleri Odası olarak; kazada yakınlarını kaybeden ailelere baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Olayın takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Soma madenleri konusunun Meclis`te görüşülmesini engelleyenlerin ve gerekli denetimi yapmayan ilgili Bakanlık yetkililerinin ve bir an önce istifa etmesini bekliyoruz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu



  JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ARTIK YETER... BU FACİA-KATLİAM SON OLACAK MI ?
Bir avuç kömür, bir ömre bedel mi.
Yine yüreklerimizi yakan bir facia yaşadık. 13.05.2014 tarihi yine bir acı gün olarak geçecek ülke tarihine. Manisa Soma da özelleştirme ile işletilen bir kömür ocağında resmi kaynaklara göre Elektrik Trafosunda meydana gelen patlama sonucunda, ancak uzmanların yaptığı açıklamalara göre ise eski ocaklarda meydana gelen yanma sonucunda açığa çıkan Karbon monoksit gazı nedeniyle, verilen bilgiye göre şu ana kadar 205 işçi hayatını kaybetti, 80 işçi yaralı ve 200 civarında işçi hala göçük altında mahsur durumda.
Yine birileri çıkacak, üzüntüsünü ve taziyelerini dile getirecek. Birileri ölümlerin kader olduğunu ve "kolaylığı,güzelliği" üzerine laflar edecek. Yine birileri bu konuya çok önem verdiğini gerekli önlemlerin en üst seviye de alınacağını söyleyecek. Ölenlerin yakınlarına sus payı olarak 3-5 bin TL para verilecek.  Ve bunların hepsi bir sonra ki faciaya kadar unutulacak!!!
Bu kazalar bu facialar kader değildir. Bunların hepsi hükümetlerin çıkardıkları ve çok değer verdikleri özelleştirme politikalarının ve taşeronlaştırmanın sonucudur. Bunların hepsi kapitalist sistemin kar hırsının sonucudur. Ölenler bir lokma ekmeğin peşinde ki emekçiler, işçiler, yani yoksul halktır.
AKP‘nin bel bağladığı, ekonominin can simidi olarak gördüğü özelleştirmelerle artan güvencesizlik, taşeron çalışmayla derinleştiriliyor. Taşeronlaştırma iş cinayetlerinin katlanarak armasına neden oluyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği yok sayılarak, göstermelik yasalarla göz boyayarak güvencesiz çalışma süreçleri devam ediyor. İş güvenliği ile ilgili çıkarılan yasa ve yönetmelikler sorumluluğu iş verenden alıyor.  Maden ocakları denetlenmiyor ya da denetimler şirketlerin karını baz alarak sonuçlandırılıyor.
İktidar kapitalist sistemi ayakta tutmak için, karlığı artırmak için bilimi ve tekniği tamamen yok sayıyor. Kamunun elinde bulunan bütün maden işletmeleri ve yeni madenler sermayeye peşkeş çekiliyor. Denetim mekanizmaları göstermelik yapılıyor. Denetim hiçbir yaptırıma sahip olmadan gerçekleştiriliyor.
Soma son dönemde üst üste yaşanan kazalar nedeniyle dikkatleri üstüne çekmiş ve bazı partiler tarafından meclis gündemine getirilmişti. Ancak AKP bu konu da yapılması istenen denetim ve incelemeyi red ederek bu facianın/katliamın birinci dereceden sorumlusu olmuştur.
Artık yeter! Bu ölümler, bu facialar durdurulmalıdır. Rant uğruna insanların hayatları sönmesin.
Bu katliamların sorumlusu olan tüm yetkili ve ilgililer hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmalı ve sorumlular hesap vermelidir.
Özelleştirme politikaları durdurulmalı ve taşeronlaşmaya son verilmelidir.
Kamu denetimi yeniden aktif bir şekilde devreye sokulmalı ve yasal düzenlemeler oluşturulmalıdır.
İşçi sağlığı ve İş güvenliği yasaları göstermelik olmaktan çıkarılmalı ve iş cinayetleri ve kazaları konusunda ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
JFMO olarak bu acının son olmasını temenni ediyoruz. Kaybettiğimiz canlara rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.Mahsur kalan insanlarımızın bir an önce sağ kurtarılmasını umuyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz.
 
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XV. DÖNEM YÖNETİM KURULU



JMO: SOMA‘DA YAŞANAN İŞ KAZASI DEĞİL CİNAYETTİR!

Soma`da "Soma Holding"e ait kömür işletmesinde meydana gelen faciada yüzlerce maden işçisinin öldüğünü, onlarca işçinin de yaralandığı haberini derin bir üzüntüyle öğrendik.
Yaşamlarını günlük 45 liralık açlık ücreti uğruna her gün ölüme atan emekçilerin evlerine ateş düştü, eşleri, çocukları ve yakınlarının ciğerleri bir kez daha kavruldu. Acılarını paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz...

Ülkemizde emekçi soykırımına dönüşen iş kazaları, egemen sınıflarca kaçınılmaz bir kader olarak sunuluyor. Hatta Zonguldak`ta yaşandığı gibi, işçilerin "güzel öldükleri" bile arsızca söylenebiliyor. Hemen belirtelim, yoksulluk ve sömürü bir kader olmadığı gibi, "iş kazaları" da kader değildir, tasarlanmış bir cinayettir. Bu "akıllı tasarım"ın temelinde sermayenin kârını en çoklaştırma amacı yatmaktadır.

Cinayetin sorumlusu;

Gerekli bilimsel-teknik önlemleri ve güvenlik tedbirlerini, kâr oranını düşüren bir gider kalemi olarak gören, vahşi kapitalist kâr hırsıdır.

İşçileri açlıkla terbiye edip, sefalet ücretlerine mahkum ederken, işletmeyi, üretim sürecini, alınması gereken önlemleri, denetlemeyen, uyarmayan, kazaları araştırma komisyonu kurulmasını engelleyen siyasal iktidardır.

İşçi sınıfını yaşarken iliklerine kadar sömüren, bu vahşeti "iş cinayeti" sınırlarına kadar zorlayan, mevcut siyasal sistemdir.

"İş kazaları"nda ülkemizi dünyada 3, Avrupa`da 1. sıraya yükseltme onuruna(!) erişmiş siyasal iktidarlardır.

Özelleştirme, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma yoluyla emekçileri işsizlik ve yoksulluğa mahkum eden ekonomi politikalarıdır.

Sendikacılığı, sınıf sömürüsüne meşruiyet sağlamak olarak gören, patron yağdanlığı sendikal anlayıştır. Karbon monoksit değil, üretim ve kârı yegane amaç, insanı sadece araç olarak gören siyasal zulüm sistemi zehirledi kardeşlerimizi, yerin derinliklerinde.

Bakmayın ulusal yas ilan edip, kaderci bir riyakârlıkla timsah gözyaşı dökmelerine. Sürekli bizleri korkuttukları "cehennem azabını", bu dünyada kardeşlerimize yaşatanlar bu zulmün sorumluluğundan kaçamayacaklardır.

Bilimden, emekten, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyadan yana olanlar, zehire boğulan canlarımızın sınıf kardeşleri, bu emekçi katliamının hesabını soracaktır.

Yitirdiğimiz canların anısı unutulmayacak, insanca yaşanası bir dünya mücadelemizde yaşatılacaktır...

14.05.2014
TMMOB
JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI





KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI
13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15:40 da Manisa iline bağlı Soma ilçesinde Soma Maden İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında henüz tam olarak neden kaynaklandığı belli olmayan bir patlama nedeniyle meydana geldiği belirtilen olayda 205 maden işçisi hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin daha fazla olduğu ve sayının artacağı iddialar arasında. Bu durum 1992 yılında meydana gelen Zonguldak`ın Kozlu ilçesi Grizu patlamasında kaybettiğimiz 263 canı ve nicelerini bizlere tekrar tekrar hatırlatmıştır. Geçen bunca yıla karşın ülkemizde İşçi sağlığı ve İş güvenliği konularında hiçbir yol alınmadığını, denetimlerin ve yaptırımların yetersiz olduğunu gözler önüne sermektedir.
Halen devam eden kurtarma çalışmalarının yanı sıra meydana gelen patlama ve sonrasındaki yangın ile ilgili araştırma çalışmaları devam etmektedir. Kimya Mühendisleri Odası incelemelerde bulunmak üzere teknik ve hukuk uzmanlarından oluşan bir ekibi bölgeye göndermiştir. Elimize ulaşan bilgiler doğrultusunda kaza nedenlerini araştırmaya ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. 
Madenler patlayıcı ortamların oluştuğu çalışma alanları olması nedeniyle daha özel iş güvenliği önlemlerinin alındığı işletmelerdir.  Metan gazı patlayıcı özellikte olduğundan çalışma ortamı içinde gaz konsantrasyonu ölçüm aletleri ile sürekli kontrol altında olmalıdır. Çalışılan malzemeler kıvılcım çıkarmaz (spark proof) el aletleri ve patlamadan korumalı (ex-proof) ekipmanlardan oluşmalıdır. Patlamanın meydana geldiği iddia edilen trafo ve benzer sistemlerin patlamadan korumalı (ex-proof) özellikte seçilmesi gereklidir.
Kullanılan malzemelerin özelliklerinden dolayı ortaya çıkan maliyet artışı işverenleri düşük maliyetli ama standart dışı malzeme ve ekipman kullanmaya yöneltmektedir. Facianın yaşandığı işletmede yetkililer yaptığı açıklamalarda çıkarılan linyitin tonunun 130 dolardan 24 dolara indirildiği belirtilmişlerdir. Yine aynı şekilde işletme sahibi, yurt dışından almak yerine "kendilerinin ürettiği" trafoyu kullandıklarını belirtmişlerdir. Uygun malzeme, yani patlamadan korumalı (ex-proof) ekipman seçilmesi durumunda trafonun patlaması mümkün görünmemektedir. 
TMMOB bağlı odalarımızın uzmanlarının yaptıkları açıklamalara göre madende eski ocak olarak tabir edilen mekânda, kömürün yanması ve geçici göçük meydana gelmesinin ardından işçilerin bulunduğu alanda yoğun bir karbonmonoksit birikmesi olduğu yönünde bilgiler elde edilmiştir.  Hava tahliye sisteminde aksaklıklar olduğu ve mekanik olarak yönlendirme yapıldığı, otomasyon sisteminin yeterli olmadığı da edinilen bilgiler arasındadır.
Yine yapılan  ilk incelemelerde; ocağın yaklaşık -700 derinliklerinde kömür yangını ve yangından kaynaklı kısmi göçük oluştuğu, taze hava sağlayan fanların etkisiyle yangının duman etkisinin yayıldığı, uzun süre sonra fanların çalışma yönlerinin ancak değiştirilebildiği, bu arada çok sayıda işçinin yayılan duman ve yangından etkilendiği (yanık ve zehirlenme) yangının kamuoyuna yansıyan ilk açıklamalarda olduğu gibi elektrik kaynaklı olmadığı bilgileri edinilmiştir.
Yine, maden içerisinde zehirleyici ve patlayıcı gazları algılayacak ve havalandırma ekipmanlarını yönetecek sistemlerin yetersiz ve eski olduğu, kömürün içten içe yanmasıyla başladığı tahmin edilen bir yangının ortaya çıkardığı karbonmonoksit, karbondioksit ve metan gazlarının ölümcül etkisi nedeniyle şu ana kadar ifade edilen rakamlarla 205 ölüm olayının gerçekleştiği, bu sayının içerideki işçilerin kurtarılmasındaki zorluk göz önüne alındığında daha da artabileceği öngörülmektedir. Keza aynı şekilde asansörlerin çalışmamasının kurtarma faaliyetlerini güçleştirdiği bilinmektedir. Asansörlerin de yangın olsa bile yedek bir güç kaynağı ile çalışabilir durumda olması gerektiği halde bu şekilde bir donanıma sahip olmadığı da edinilen bilgiler arasındadır.
Bile bile katliama yol açan yanlış seçim ve kusurlu teknik gerekçelerin temelinde maliyet gerekçesiyle iş güvenliğine önem verilmemesi, özelleştirme, taşeron sistemi mantığı ve onun dizginlenemeyen kar etme hırsı yatmaktadır. Son dönemde Soma`da maden kazalarının artması sonucu meslek odalarının TBMM` e taşıdığı ve muhalefet partilerinin 29.04.2014 tarihinde verdikleri Soma`da yaşanan maden kazalarını inceleme talebi kabul edilmemiştir. Tüm bu yanlışlar faciaya davetiye çıkarmıştır.
Ölümlerin sorumlusu taşeronlaştırma ve özelleştirme politikalarıdır. Kar hırsı ile sektörü büyütmek adına uygulanan politikalar insanı bu sürecin en önemsiz halkasına indirgemiştir. Benzer süreçleri inşaat, metal gibi sektörlerde de görmekteyiz. Gerçek işlevi üretim ve kontrol olan mühendislik mesleğini sorumlu müdürlük, yapı denetim sistemi gibi politikalarla diplomasını kiralayan ama sürecin dışında bırakan bu anlayış devam ettiği sürece yakında diğer sektörlerde de can ve mal kayıplarına yol açan adına kaza denilen ama asla kaza olmayan felaketler görülecektir. Biz iktidarlara sunduğumuz teknik gerekçelerin dikkate alınmadığını biliyoruz. O nedenle çağrımız vicdanlaradır.
Sözün bittiği bir yerdeyiz... Ölenlerin acısını en derin bir şekilde yaşadığımızı kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz... Böylesine bir acıyı tarif etmenin imkansız olduğunu belirtmek istiyoruz... Siyasi, mülki, idari ve teknik sorumluların hesap vermesi gerektiği kanaatindeyiz.
Meslek örgütü olarak, olayın teknik detaylarını elimize ulaşan bilgiler doğrultusunda kamuoyuna ulaştırmaya devam edeceğiz.
Olayın takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu




MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
KAZA DEĞİL İŞ CİNAYETİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Derhal İstifa Etmelidir
Manisa`nın Soma ilçesindeki bir kömür madeninde meydana gelen patlama sonucu en az 300 işçi yaşamını kaybetmiştir. TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak yaşamını kaybeden ve yaralanan emekçi kardeşlerimizin yakınlarının ve halkımızın acısını paylaşıyoruz.
Türkiye ölümlü iş kazalarında Avrupa`da birinci sırada yer almaktadır. İş kazalarından dolayı çalışan her 100 bin işçiden İngiltere`de 0,6`sı, Norveç, İsveç, Finlandiya ve İsviçre`de 1,5`i, Fransa ve Almanya`da 2`si,  Belçika`da 2,5`i, Avusturya ve Yunanistan`da 4`ü, Bulgaristan ve Güney Kıbrıs`ta 5`i,  Türkiye`de ise 17`si iş kazalarında yaşamını kaybetmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Soma`daki acı olaydan sonra yaptığı açıklamada, iş kazasının meydana geldiği işyerinin "sürekli denetlenen bir işyeri" olduğunu, son denetimlerde de işçi sağlığı ve güvenliği yönünden hiçbir eksikliğin bulunmadığını belirtti. Ama hazin ki "hiçbir eksiğin bulunmadığı" belirtilen işyerinde en az 300 kişi yaşamını kaybetmiştir. BU AN, SÖZÜN BİTTİĞİ BİR AN`DIR.
Türkiye`nin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda ne yaptığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da özetledi ve sabaha karşı 04.30 sıralarında verdiği demeçte, "Tabuttan başlamak üzere bir boşluk olmaması için çalışıyoruz"  dedi. Aynı bakan, 9 ay önce söz konusu ocağı ziyaret etmiş ve ocağı önlemler konusunda "örnek bir ocak" olarak göstermişti. BU DA, SÖZÜN BİTTİĞİ BENZER BİR AN`DIR.
Her iş kazasından sonra söylediğimiz gibi, her kaza için teknik bir neden söyleyebiliriz, bu neden grizu olabilir, patlama olabilir, yangın olabilir, elektrik olabilir, yüksekten düşme, karbon monoksit zehirlenmesi, anti-grizu tesisat kullanılmaması olabilir. Ancak iş kazalarının/cinayetlerinin ortak nedeni, sermaye ve devletin işçilerin canını önemsememesidir.
İşçi sağlığı ve güvenliği ile biraz ilgisi olan herkes bilir ki bütün kazalar öngörülebilir. Her kaza, yönetim sistemi kurulması, mühendislik ve idari önlemlerin alınması ile önlenebilir. Kaza meydana gelmesi olasılığı da göz önünde bulundurularak zarar azaltıcı önlemler alınır. Olumsuz durumlara yönelik acil durum planlaması kriz yönetimi sistemi kurulur. Kriz yönetimi halkla ilişkileri de içeren bir yönetim fonksiyonu olarak tasarlanır. Ancak sormak isteriz: En az 300 işçinin hayatını kaybettiği bu olayda, yukarıda söylenenlerden hangisi uygulanmıştır?
İşveren önlem almaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yasak savar, mevzuatı yazboz tahtasına çevirir, dün yaptığı yasal düzenlemeyi bugün yeniden değiştirir, yeterli denetim yapmaz, seçim senesi diye cezalar uygulanmazsa mevcut tablo karşımıza çıkar.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) gibi yanlış uygulamalarla kamu madenciliğini küçültüp, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtır; yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılırsa, elbette durumda kazalar da yoğunlaşır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı açıkladı; "ihmal varsa sesiz kalmayız" dedi.
Evet, ihmal var, ihmalin adı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`dır. Bu bakanlık, işçilerin sağlığının korunması, güvenliğinin sağlanması konusunda göz boyamaya yönelik davranmış, ölümleri seyretmiştir. Zira son 10 yılda en az 12 bin işçi iş kazaları sonucu yaşamını kaybetmiştir. En çok ölümle sonuçlanan, en az 300 işçinin yaşamını kaybettiği iş kazasının meydana geldiği ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hâlâ koltuğunda oturabiliyorsa; ülkemizdeki işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tüm kararların alınmasında karar alıcı unsur olan İş Sağlığı Güvenliği Genel Müdürü görevinin başında ise pes doğrusu!
İhmalin adı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`dır; özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) gibi yanlış uygulamaları ortaya koyarak kazaların artmasına neden olan Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı koltuğunda oturuyorsa pes doğrusu!
İhmalin adı AKP iktidarı`dır. Somada iş kazaları geliyorum derken, bu konuda araştırma yapılması, çözüm yollarının araştırılması için verilen araştırma önergelerini bile reddeden AKP iktidarı, iş kazalarının, ölümlerin, cinayetlerin sorumlusudur.
Evet, ihmal var ve biz sesiz kalmayacağız, AKP iktidarından, AKP`nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından hesap soracağız. Bu kaza değil cinayettir, cinayetin hesabını soracağız. AKP iktidarı, her konuda olduğu gibi, işçi sağlığı güvenliği konusunda da "ben bilirim, ben ne dersem o olur, benden iyisini bilemezsiniz, beni eleştiremezsiniz" demekte, TMMOB gibi bilgi ve deneyim birikimi sahibi bir örgütü, her türlü karar mekanizmasından dışlamaktadır.
Bu noktada önemle belirtmek isteriz:
•  Kazanın meydana gelmesinde, işyerinin/işverenin sorumlu olduğu mutlak bir gerçekliktir. Önlem almayan, ton başına üretim maliyetini azaltmakla övünen işveren bu kaza/cinayetlerin sorumlusudur. Bunun yanında kazanın meydana gelmesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yani iktidar, uyguladığı politikalar ile kazaya/cinayetlere ortaktır.
•   Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı derhal istifa etmelidir.
•   Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bilmelidir ki; TMMOB ve bağlı odalar yüzbinlerce üyesi ile işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki bilgi birikimini paylaşmaya, politikaların belirlenmesine katkı sunmaya ve eğitim verme konusundaki ısrarından vaz geçmeyecektir. Bakanlık inadı bırakmalı, TMMOB`yi sürece katmalıdır.
•  Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyindeki temsiliyet, kamu ağırlıklı olmaktan çıkartılmalı, sendika, demokratik kitle örgütü, meslek örgütü ağırlıklı hale getirilmeli, Konseyin aldığı kararların uygulanması zorunlu hale getirilmelidir.
•   İş sağlığı Güvenliği Kurulunda temsiliyet işçi ağırlıklı hale getirilmelidir.
•   İşyeri denetimleri daha sık yapılmalı, denetimlerde, maden, inşaat, metal sektörlerine ağırlık verilmelidir.
•  Eksik bulunan işyerlerine verilmesi gereken cezalar kesinlikle ötelenmemeli, derhal uygulanmalıdır.
Bizler bu alandaki bilimsel-teknik mücadelemizi sürdürecek ve Ethem Sarısülük cinayetine, Ali İsmail Korkmaz cinayetine, Mehmet Ayvalıtaş cinayetine, Abdullah Cömert cinayetine, Berkin Elvan cinayetine, Mehmet İstif cinayetine; Soma`da yaşanan iş cinayetine, son yıllarda artan toplu iş cinayetlerine eklenen bu cinayetleri unutmayacak, sessiz kalmayacak ve bugün bütün Türkiye`de alanlara çıkacağız.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu




METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
BU BİR KATLİAMDIR VE HEPİMİZ SUÇLUYUZ
Bir kez daha yüzlerce maden işçisini toplumsal sorumsuzluğa kurban verdik.
Suçlu belli;
Devlet: Özelleştirme politikalarıyla kamusal alanı rantçılara sorumsuzca ve sorgusuzca devrettiği için suçlu. İş kazalarına, uyguladığı göstermelik denetimlerle, gerekli önlemlerin alınmamasını görmezden geldiği ve emekçiyi önemsemediği için suçlu. İnsanı, toplumu, emeği, doğayı taşeronlara emanet ettiği için suçlu.
Patronlar; Maliyeti 140$`lar seviyesinden 23,8$`a çekerken bilerek riske ettiği canların kaybından suçlular. Sadece ve sadece kar etmeyi kutsallaştırdıkları için suçlular. İnsana, emeğe, topluma, doğaya saygı duymakları için suçlular. Günlüğü 47 TL brütle yerin altına indirdikleri emekçilerin yarattığı artı değerle zenginliklerine zenginlik kattıkları için suçlular.
Sendikalar; Oynanan komedinin aktörleri haline geldikleri için suçlular. Emekçi sınıfın çıkarlarını değil, sadece kendi koltuklarını düşündükleri için suçlular.
Muhalefet odakları / Bizler (TMMOB, muhalif partiler, STK`lar, DKÖ`ler); Oynanan komediye karşı yeterince dirençli durmadığımız için suçluyuz. Toplumsal denetim mekanizmalarını ısrarlı bir şekilde çalıştırmadığımız için suçluyuz. Sürekli bölünüp parçalandığımız, kolektif aklı oluşturamadığımız için suçluyuz.
Toplum: Olanı biteni koyun gibi seyrettiği ve kadercilikle açıkladığı için suçlu.
Büyümesiyle, tarihçesiyle, müthiş denetim başarıları ile, doğru zamanda doğru insanlarla kurduğu ilişkilerle tam bir düzen başarı hikayesiydi Soma Holding düne kadar. Savunucuları da yaldızlı harflerle anlatıyor, yazıyorlardı neo liberalizmin bu başarısını. Yine işbaşındadır kalemşörleri. Koysunlar bahanelerini derslere, haberlere, bültenlere. Sonunda da çok sayıda nokta olsun, biten her hayat için bir tane. Ailelerden cenazelerini kaçırıyorlar, toplu cenaze töreni istemiyorlar. Yine rakamlarla oynayacaklar, yine takdiri ilahi ile geçiştirmeye çalışacaklar.
Kömürün en yoğun kullanıcısı olan sektörümüz adına kanlı değil temiz kömür istiyoruz. Çocuk işçilerin bile çalıştırıldığının ortaya çıktığı bu katliam bizi de tetiklesin. Sektörümüzdeki üreticilerin kullandıkları her girdinin etik ve güvenlik kurallarına uygun üretilip üretilmediğini sorgulayacakları bir manifestomuz olsun.
Belki de bu topraklarda tarihin gördüğü en büyük maden kazası olacak olan bu olay, sessizliği bozmalı.
Kimse sessiz kalmamalı, toprağın altından bizi göreve çağırıyorlar. Yaşam adına, insanlık adına herkes  insanoğlunun en kutsal eylemi olan yaşam hakkı için isyanda yer almalı.

TMMOB
METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
  
  
  

MİMARLAR ODASI: SOMA‘DA CANLARIMIZI KAYBETMENİN DERİN ÜZÜNTÜSÜ İÇERİSİNDEYİZ!
Manisa‘nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi hayatını kaybetmiş, 100‘ü aşkın işçi çeşitli derecelerde yaralanmış, yüzlerce işçiden ise henüz haber alınamamıştır.
Yaşadığımız bu büyük acı nedeniyle kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor, ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, maden ocağında mahsur kalan emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına kavuşmalarını diliyoruz.
Bu kaza ile 2013 yılı Ekim ayında verilen, ancak TBMM gündemine 2014 yılının Nisan ayı sonunda gelebilen, Soma‘daki maden ocaklarında meydana gelen kazalarla ilgili araştırma önergesinin AKP milletvekillerinin oyu ile reddedildiği bilinmektedir. İktidarın emek ve can güvenliği karşısındaki tavrı, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki çözüm önerilerini ve katkıları reddetmesi, sorumlular ve çalışma koşulları hakkında bir araştırmaya dahi tahammül edememesi ile bir kez daha anlaşılmıştır.
Hükümetin kamu denetimini, işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayan anlayışı; sermayenin azami kâr hırsı, özelleştirme, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma ve çalışanlar aleyhine oluşturulan politikalar; güvenlikle ilgili yapılması gereken harcamaların gereksiz masraf olarak görülmesi; ülkemizde bugüne kadar pek çok çalışanın hayatına mal olmuş ve olmaya devam etmektedir. Oysa tüm dünyada olduğu gibi özellikle emeğe dayalı çalışmanın ve iş gücünün yoğun olduğu ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği, üzerinde durulması gereken öncelikli bir konudur.
4857 sayılı İş Kanunu, 5763, 5920, 5921, 6111 sayılı Torba Yasalarda yapılan değişiklikler ve ilgili KHK hükümleri, iktidarın ekonomik büyümeye odaklanan politikalarıyla biçimlenmiştir. İş güvenliği ve işçi sağlığı ile ilgili mevzuattaki yetersizlikler ve gerekli denetimlerin yapılmaması nedeniyle karşılaşılan iş kazaları, kamu vicdanını son derece rahatsız eden önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. İş yerlerinin denetimi ve gözetimi devletin asli görevlerindendir. Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı bu Anayasal görevini 2004 yılından bu yana özel sektöre devretmek için elinden geleni yapmakta, Hükümet açılan davalarda verilen kararları etkisiz kılmak için sürekli yasa ve yönetmelik değişikliği yapmaktadır.
AKP iktidarının gündeminde bulunan çalışma alanındaki sorunları daha da büyütebilecek, emekçilerin yaşamını piyasa inisiyatifine terk eden, iş cinayetlerini artıran nitelikte "Taşeron ve İstihdam Yasası" mutlaka geri çekilmelidir. Çalışma yaşamı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm yasa/mevzuat düzenlemeleri, bu alanla ilgili emek ve meslek örgütlerinin önerileri dikkate alınarak yapılmalıdır.
Soma‘da iş cinayetine kurban edilen emekçileri bir kez daha saygı ile anıyor, kurtarma ve yaraların sarılmasını, sorumlular hakkında soruşturmaların biran önce tamamlanmasını bekliyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.
TMMOB Mimarlar Odası




PEYZAJ MİMARLARI ODASI
YÜREĞİMİZE ATEŞ DÜŞTÜ...
MADEN EMEKÇİLERİMİZ İÇİN YASTAYIZ 
İŞ GÜVENLİĞİ SÖZDE KALMASIN GERÇEK OLSUN

Manisa‘nın Soma İlçesi Eynez mevkiinde ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen  kömür ocağında 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15.00 civarında meydana gelen göçüğün ardından çıkan yangın sonucu  açığa çıkan karbon monoksit gazıyla zehirlenen, aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın da bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Net sayısı belli olmamakla birlikte 200`ün üzerinde can kaybı, yaralı ve ağır yaralı bulunmakta, çok sayıda  maden işçisinin  ocakta mahsur kaldığı bilinmektedir. Arama kurtarma ekipleri halen çalışmalarına devam etmektedir.
Bu kazalar aslında kader değil...
Daha önce de aynı kömür madeninde benzer iş kazaları yaşanmış ve nice yaşamlar yitirilmişti. Kömür ocağını işleten taşeron firmaya ait diğer ocaklarda da çok sayıda ölümlü kaza olmuşu.
Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşları yerine, üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması,  kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur.
Maden ocaklarında gerekli önlemler alınmadığı, özelleştirme ve taşeronlaşma politikaları ve uygulamaları , güvencesiz işçi ve güvenliksiz işyeri koşulları devam ettiği sürece bu yaşananlar tarihte kaza değil katliam olarak  yerini alacaktır.
Kaybedilen maden emekçilerimiz arasında şu anki tesbitlere göre 5 maden mühendisimiz de bulunmaktadır. Yaralanan maden emekçilerinin ailelerine geçmiş olsun diyor, bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyor, ailelerine ve TMMOB Maden Mühendisleri odamıza başsağlığı diliyoruz.
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
11. Dönem Yönetim Kurulu 




ŞEHİR PLANCILARI ODASI
HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN

Türkiye bugün kara bir güne uyandı. Manisa Soma`da meydana gelen kahredici olayda can kayıplarının sayısı giderek artıyor. Emeğin ve yaşamın en yüce değer olduğunu unutan Türkiye   bir kez daha özelleştirmenin, taşeronlaşmanın, denetimsizliğin, tedbirsizliğin  ve izlenen enerji politikalarının   faturasını masum canları ile ödemeye devam ediyor.
Maden ve enerji alanında yürütülen özelleştirme, serbestleştirme politikaları ile  maliyetleri düşürürken iş güvenliğini hiçe sayan, işçi ölümlerinde ülkemizi dünyanın ön sırasına taşıyan bu anlayışı tarihin hiçbir zaman affetmeyeceğine  ve halkımızın kayıplarını unutmayacağına inanıyoruz.
Bu katliam gibi olayda hayatını kaybeden maden emekçilerinin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
15 Mayıs 2014 Perşembe günü saat 09:00`da tüm Türkiye`de tüm işyerlerinde 3 dakikalık saygı duruşu yapılarak iş bırakacak ve illerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlükleri önüne yürünecektir.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu




ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
 KAZA DEĞİL, CİNAYET!
SORUMLULAR MUTLAKA HESAP VERMELİ!

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü`nü "Buruk" kutlarken, Soma`dan gelen acı haber yüreğimizi dağladı.
Uzun yıllar boyunca elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyimine sahip kamu madenciliği, maliyet artırıcı bir unsur olarak görülerek, bu alanlara yatırım yapmaktan kaçınılmış ya da bu alanlar neoliberal politikaların sonucu olarak özelleştirme ve taşeronlaşma uygulamalarına açılmıştır. Kâr hırsının aşırı; deneyim, uzmanlaşma ve teknik alt yapının yetersiz ve kamusal denetimin etkisiz olduğu bu uygulamalar sonucu işçi sağlığı ve iş güvenliği tamamen bir maliyet unsuru olarak görülerek, "geliyorum denen kaza" görmezden gelinmiş, maden işçileri daha fazla kâr hırsı ile en acımasız koşullarda çalışmak zorunda bırakılmıştır.
Meydana gelen facia, "GELİYORUM DİYEN KAZA DEĞİL, İŞLENEN BİR CİNAYET"tir. Meydanları en özel günlerinde işçilere yasak etmek için var güçleri ile meydan okuyanlar, dehlizlerde ölüme terk ettikleri işçiler için timsah gözyaşları dökerek sorumluluktan kurtulamazlar. Bu cinayetin işlenmesine göz yumup seyirci kalanlar ile "katili" cesaretlendirenler suç ortaklarıdır ve mutlak suretle ucu nereye varırsa varsın hesap vermelidir.
Elim faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyor; yakınlarına, ailelerine ve tüm halkımıza sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Ziraat Mühendisleri Odası her zaman için maden emekçilerinin yanındadır.
Saygılarımızla

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu 

http://tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=9817&tipi=9

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder