|
Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri
Odası, Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası, Gemi Mühendisleri
Odası, Gıda Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik
Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri
Odası, Makina Mühendisleri Odası, Metalurji Mühendisleri Odası, Mimarlar
Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat
Mühendisleri Odası Soma`da yaşanan faciaya ilişkin 14 Mayıs 2014
tarihinde birer basın açıklaması yaptı.
|
|
ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI
YASTAYIZ!
Manisa, Soma`da yaşanan acı faciadan dolayı yaşamını yitiren tüm emekçilere Allah`tan rahmet ve halkımıza sabır dileriz.
Yıllardır
ülkemizde yaşanan iş cinayetlerinden ders çıkarılmadığı, mevzuatın,
sendikal örgütlülüğün, risk ve afet yönetimlerinin sağlıklı olmadığı ne
yazık ki bir kez daha, büyük bir facia ile ortaya çıkmıştır.
Bugün
"ulusal yas" ilan edilmeli, belleklere kazınmalı ve iş cinayetlerinin
yaşanmaması için alınacak önlemler biran önce sendikaların, meslek
odalarının katılımı ile kamu yararı gözeten bir perspektifle
belirlenerek hayata geçirilmelidir.
Soma`daki facia,
Mersin-Akkuyu`da ve Sinop`ta yaşanabilecek olası bir nükleer santral
faciasında ne kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalabileceğimizi
de göstermektedir.
Artık afeti yöneten değil, riski yöneten bir yaklaşımın ülkemizin her köşesinde biran önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Odamız, bilim-emek ekseninde, Türk Mühendis, Mimar Odaları Birliği`nin (TMMOB) parçası olarak sürecin takipçisi olacaktır.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
KAZA DEĞİL, KATLİAM!
Soma
Eynez Karanlık Dere`deki özel Soma Kömür İşletmeleri`nde katliam
yaşanıyor. Trafo patlaması gerekçesiyle açıklanan faciada kaybettiğimiz
canların sayısı 200`ü aşarken, yüzlerce işçinin de halen madende
olduğunu biliyoruz. Öncelikle yitirdiğimiz canlar için başsağlığı ve
50`yi aşkın yaralımızın da en kısa sürede sağlıklarına kavuşmasını
diliyoruz. Yeraltında bekleyen yüzlerce işçimizin de gün ışığına canlı
olarak çıkarılabilmesini umut ediyoruz.
Hükümetin ve şirket
yetkililerin madendeki kişi sayısından, ölüm ve yaralıların sayısına
varıncaya kadar gerçekleri halktan gizleme çabasını kınıyoruz. Facianın
boyutları, gizleme ve saklama çabalarına karşın her geçen saat büyürken;
Soma`daki madenlerdeki kötü duruma ilişkin Meclis`te 6 ay önce verilmiş
araştırma önergesinin 20 gün önce görüşüldüğü ve hükümetin dikkate
almadığı da ortaya çıkmıştır.
Facianın nedenine ilişkin iddialar
ise kaosu derinleştirmektedir. Trafo patlaması nedeniyle facianın
yaşandığına ilişkin açıklamalar kafa karışıklığını artırmıştır.
Trafoların yüksek güvenlikli standartlara uygun olarak yapılması
gerektiği, trafonun patlama ihtimalinin çok düşük olduğu, trafo patlasa
dahi yangına karşı izole edilmiş beton korumaya sahip olması gerektiği
elimizdeki teknik bilgilerdir. Ayrıca ocakta kullanılan elektrik
tesisatının ve ekipmanlarının ATEX sertifikalı exproof (alev sızdırmaz)
olması gerekmektedir. Trafoların da exproof d tipi koruma tertibatlı
olarak seçilmesi, kuru tip transformatör kullanılması gerekmektedir. Bu
bilgiler ışığında trafonun patlaması ve yangın çıkması söz konusu ise
bunun bir kaza olduğunu söylemek mümkün değildir.
EMO Heyeti`nin İlk İncelemeleri
EMO
Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Yeşil ve EMO İzmir Şube Yönetim Kurulu
Başkanı Mahir Ulutaş`ın da yer aldığı Odamızdan bir heyet, bilgi almak
üzere maden ocağına gitmiştir. Madende eski ocak olarak tabir edilen
mekânda, kömürün yanması ve geçici göçük meydana gelmesinin ardından
işçilerin bulunduğu alanda yoğun karbonmonoksit birikmesi olduğu yönünde
bilgiler bize ulaşmıştır. Ayrıca hava tahliye sisteminde aksaklıklar
olduğu, mekanik olarak yönlendirme yapıldığı, otomasyon sisteminin
yeterli olmadığı da öğrenilmiştir.
Heyetin yaptığı ilk
incelemelerde; tesiste çalışan elektrik, makina ve maden mühendisleri
ile maden işçilerinden edinilen ilk bilgilere göre ocağın yaklaşık 700.
metrelerinde kömür yangını ve yangından kaynaklı kısmi göçük oluştuğu,
taze hava sağlayan fanların etkisiyle yangının duman etkisinin
yayıldığı, uzun süre sonra fanların çalışma yönlerinin ancak
değiştirilebildiği, bu arada çok sayıda işçinin yayılan duman ve
yangından etkilendiği (yanık ve zehirlenme) yangının kamuoyuna yansıyan
ilk açıklamalarda olduğu gibi elektrik kaynaklı olmadığı bilgileri
edinilmiştir.
Edinilen bilgilere göre, maden içerisinde
zehirleyici ve patlayıcı gazları algılayacak ve havalandırma
sistemlerini yönetecek sistemlerin yetersiz ve eski olduğu, kömürün
içten içe yanmasıyla başladığı tahmin edilen bu yangının ortaya
çıkardığı karbonmonoksit, karbondioksit ve metan gazlarının ölümcül
etkisi nedeniyle şu ana kadar ifade edilen rakamlarla 205 ölüm olayının
gerçekleştiği, bu sayının içerideki işçilerin kurtarılmasındaki zorluk
göz önüne alındığında daha da artabileceği öngörülmektedir.
Asansörlerin
çalışmamasının kurtarma faaliyetlerini güçleştirdiği bilinmektedir.
Asansörlerin de yangın olsa bile yedek bir güç kaynağı ile çalışabilir
durumda olması gerekmektedir. 2007 yılına kadar Ege Linyit İşletmeleri
adı altında kamuya ait bir devlet kuruluşunca işletilen bu tesisin yer
altı işleme kısmının özelleştirildiği ve taşeronlaştırıldığı, önce Park
Holding`e devredildiği, sonrasında ise Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. adı
altında bir şirket tarafından işletilmeye başlandığı bilinmektedir.
Ayrıca
ilk işletmeci firmanın tesisteki riskleri göze alamadığı için bir yıl
sonra işi bıraktığı, bu süreçten sonra mevcut firmanın tesisi işletmeye
başladığı alt taşeronlarla birlikte binlerce işçinin tesiste çalıştığı
bilgisi edinilmiştir.
Bu katliamın temel sorumlusu 13 yıldır
uyguladığı politikalarla maden ve enerji alanında yürüttüğü
özelleştirme, serbestleştirme ve kamunun içinin boşaltılması
yöntemleriyle çalışanları kar hırsı karşısında güvencesiz bırakan AKP
iktidarıdır. Özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma,
sendikaları çalışanların değil iktidarın ve işverenlerin sesi haline
getirme, denetimleri kaldırma, iş güvencesini yok etme bu yaşanan
katliamın temel nedenidir. Günlüğü 40 liraya insanlar yeraltında
güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Madenlerde 18
yaş altında çalışma yasağı olmasına karşın madenden 15 yaşında Kemal
Yıldız`ın cansız bedeni çıkarılmaktadır. Acımız çok büyüktür.
Gözyaşlarımız sadece yitirdiğimiz canlar için değildir. Göz göre göre
yaşanan bu katliamların engellenememiş olması nedeniyle de acımız
büyüktür. Bugüne kadar yaptığımız uyarıların dikkate alınmaması
nedeniyle de acımız büyüktür.
Denetimlerin yapıldığı, bu maden
ocağının çok iyi donanımlı olduğu, 1 saat önce denetim yapılsa bile kaza
yaşanabileceği gibi söylemlerle katliamın üzeri örtülmeye
çalışılmaktadır. Bu yaklaşımların tümü canların tekrar öldürülmesi, yeni
ölümlere göz kırpılması anlamına gelmektedir. Bu büyük katliamın
ardından tüm sorumluların yargı önüne çıkarılması, ölen canların
hesabının sorulması gerekmektedir. Nükleer santrallarla ilgili olarak,
bekârlığın daha tehlikeli olduğu yönünde açıklama yapabilen Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız`ın siyasi sorumluluğunu üstlendiği
can ve mal güvenliğiyle ilgili yüksek düzeyde hassasiyet içeren bir
alanda güvenlik kültürüne sahip olmadığı çok açıktır. İşçi sağlığı ve iş
güvenliği ile ilgili mevzuatta son yıllarda yaşanan keşmekeşin siyasi
sorumluluğunu ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
taşımaktadır. Çalışma yaşamıyla ilgili gerekli kamusal güvenlik ve
denetimleri almakta kusurları bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başta
olmak üzere sorumluluğu bulunan tüm yetkilileri istifaya davet ediyoruz.
Tüm halkımızın başı sağ olsun.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
44. DÖNEM YÖNETİM KURULU
14 MAYIS 2014
GEMİMO: BASINA VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE;
13.05.2014
tarihinde Soma‘da gerçekleşen facia sonrası hayatını yitiren maden
işçilerinin yakınlarına, Manisa ve tüm Türk halkına baş sağlığı diler,
GEMIMO olarak acılarını paylaştığımızı bildirmek isteriz.
Manisa‘nın
Soma ilçesinde özel bir işletmeye ait maden ocağında 13 Mayıs 2014
tarihinde trafo patlaması neden olduğu yangın sebebiyle meydana gelen
elim kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi hayatını kaybetmiş,
100‘ü aşkın işçi yaralanmış, madende kalan işçilerin sayısı henüz
belirlenememiş ve isçilerin akıbeti hakkında net bilgi alınamamaktadır.
Soma‘daki
yaşanan insanlık dramı geçmişte yaşanan ihmaller ve sorumsuzluklar
zincirinin, Türkiye‘deki genel dramın son parçası olmakla birlikte
yalan, dolan, kumpas, tezgah ve çok iyi kurgulanmış bir illüzyon olarak
dramların burada bitmeyeceğini, daha nicelerini yaşama olasılığımızın
çok yüksek olduğunu bize açıkça göstermektedir.
Öncelikle
Türk halkını bu illüzyonun bir parçası olmaktan kurtarmak
gerekmektedir. Bu başarılamazsa daha nice insanlık dramlarının yaşanması
kaçınılmaz olacaktır.
Bu
faciada da görüldüğü gibi doymak bilmeyen kapitalizmin aşırı kar hırsı
insan hayatını hiçe saymaktadır. İnsan hayatının önemsizleştirilip
paranın öne çıktığı sistemlerde bu çok olağandır. Mevcut sistemin
emniyetli hale getirilmesi ancak; ilgili bilim kuruluşlarının, odalar ve
sivil toplum kuruluşlarının etkin hale getirilmesi ile mümkündür.
Kamu
mallarını talan misyonuyla hareketle bir yandaş kuruluşa özelleştirme
adıyla devir edilen Soma maden ocağın da 200 ü aşkın kişinin ölümüyle
sonuçlanan üzücü kaza herkesin yüreğini dağlamıştır
Bu
özelleştirmeye karşı çıkan Tmmob, dikkate alınmamıştır. Özelleştirme
sonrası sorunların meclise taşınmasına iktidar tarafından engel
olunmuştur. İktidara bu kadar yakin bir işletmenin nasıl denetleneceği
kamuoyunca iyi bilinmektedir.
Eğer meclis soruşturma önergesini
kabul etseydi bu facia belki de oluşmazdı, dolayısıyla soruşturmaya
"hayır" diyen milletvekillerinin vicdanlarda zehirlenmiştir.
sorumluluklarının soruşturulması gerektiği inancındayız
Yetkililerin iş kazalarını doğal karşılayıp 150 yıl önceki kazaları örnek vermesi esefle karşılıyoruz
Tmmob Gemimo olarak soruyoruz. İktidarların mühendislerle işbirliği yapması için daha kaç can gerekiyor?
Bu
bir kaza değildir diyor, yaşanılan ve yaşanması muhtemel bu gibi elim
olayların yaşanılmaması adına sessiz kalınmaması gerekliliğini özellikle
vurguluyor ve bu yaşanılan vahşetin sorumluları hakkında bir an önce
yasal yolların açılmasını temenni ediyoruz.
Yaşanılan bu büyük acı
nedeniyle tekrar tüm Türk halkı gibi, acıyı yüreğimizde hissederek
kaybettiğimiz emekçileri saygı ile anıyor, ailelerine başsağlığı, ocakta
mahsur kalan emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların
sağlığına kavuşmalarını ve bu gibi acıların bir daha yaşanmamasını
diliyoruz.
Maden kazası madencilerin kaderi olmamalı, vadesi gelmeden ölmek emekçilerin kaderi olmamalıdır.
Ocakların yanması için, ocaklar sönmemelidir.
Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
GMO: Bugün Maden Emekçilerinin ve Hepimizin Kara Günüdür
Manisa‘nın
Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014
tarihinde meydana gelen kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi
hayatını kaybetmiş, 100‘ü aşkın işçi çeşitli derecelerde yaralanmış,
yüzlerce işçiden ise henüz haber alınamamıştır.
Yaşadığımız
bu büyük acı nedeniyle kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor,
ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, maden ocağında mahsur kalan
emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına
kavuşmalarını diliyoruz.
Kaza Değil İş Cinayeti, Facia değil Katliam !
Bilinen
bir gerçektir ki yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı bu sahalar,
özel sektöre devredildikten sonra iş kazalarında patlama yaşanmıştır.
Kazalarda yaşanan bu artış ve yiten canlar, özelleştirme ve denetimsiz
taşeron sisteminin devletin politikası haline gelmesinin bir ürünüdür ve
"iş güvenliği ve işçi sağlığı" önlemlerinin bir maliyet unsuru olarak
görülmesi ve aşırı üretim zorlamasının üzücü sonucudur.
Çok
sık iş kazalarının yaşandığı ve kazaların adeta seri iş cinayetlerine
dönüştüğü, 12 bin maden işçisinin çalıştığı Soma‘da bu tür iş
kazalarından kurtarılan işçilerin tedavisine dönük devlet tarafından
yapılmış özel bir sağlık birimi dahi bulunmamaktadır. Yanık Ünitesi de
bulunmayanlar arasında yer almaktadır.
Yoğun
birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin,
teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı
kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de
yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması, iş cinayetlerinin ve
ölümlerin misli olarak artmasına neden olmuştur. Yaşadığımız bu olay
bunu bize bir kez daha göstermiştir.
15 yaşında, madendeydi !
Geçen hafta
resmi gazete‘de
yayınlanan düzenlemeyle 16 yaşından gün almış çocukların artık ağır
işlerde çalıştırılması yasal hale getirildi. Çocukları patronlara ucuz
iş gücü olarak sunan, gözünü para hırsı bürümüş, ülkemizin tüm
değerlerini "sıfırlama" peşinde olanlar
TBMM de Manisa‘daki iş
cinayetlerini araştırmak için verilen sonu önergesini reddeden
milletvekilleri derhal bu yaptıklarının hesabını vermelidirler.
Bu ölümler kader değildir!
Sayın bakanımıza, "madende kaç işçi çalışıyor" diye sorulduğunda cevap veremiyor!
Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri yaşanırken, ölü sayısı gizleniyor ve biz seyrediyoruz!
Suçlu kim?
Hepimiz suçluyuz.
Yalnız, bu cinayetlere Kim KADER Kim ALINYAZISI diyorsa bilin ki baş suçlu odur !
Soma‘da
iş cinayetine kurban edilen emekçileri bir kez daha saygı ile anıyor,
kurtarma ve yaraların sarılmasını, sorumlular hakkında soruşturmaların
biran önce tamamlanmasını bekliyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.
Gemi Mühendisleri Odası44. Dönem Yönetim Kurulu
GIDA MÜHENDİSLERİ ODASISOMA‘DA YAŞANAN KAZA MIYDI?
13 Mayıs 2014 Salı günü Manisa Soma`da meydana gelen maden faciasına iş kazası demek ne kadar doğru olur?
Sonuç; felaket!
An
itibariyle iki yüz otuz iki madencinin cenazesinin çıkarıldığı, bir o
kadar işçinin içeride yaşamını kaybettiği bölgede bulunanlar tarafından
rapor edilmektedir.
Yaşamını yitirenlerin içlerinde maden mühendisi meslektaşlarımızın olduğu bu felakete seyirci kalınamaz.
Dünya
madencilik tarihinde maden işleme teknolojisi ile değil de verilen
kayıpların rakamsal büyüklüğü ile yine en ön sıralarda yer aldık.
Yüreğimiz yanıyor.
Sefalet
ücretleriyle çalışıp evine ekmek götürme derdinde olan bu emekçilerin
iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin nasıl alınmadığını, yapılan
ihmallerin ne boyuta geldiğini ülke olarak bir kez daha gördük.
Özelleştirme
ve taşeronlaştırmanın sonucu madende çalıştırılmaması gereken çocuk
yaştakilerin bile çalıştırıldığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği
kurallarına uyulmaksızın çalışanların bu güvensiz ocaklara sokulduğu,
yapılacak denetimlerin önceden haber verilerek usulüne uygun olmadan
gelişigüzel yapıldığı, denetim mekanizmasının sağlıklı işletilmediği,
günü kurtarmaya yönelik palyatif çözümlerle geçiştirilmeye çalışıldığı,
"kalan sağların bizlerin olacağı" mantığı ile bu felakete davetiye
çıkarılmıştır.
Bu konuda sorumluluğu olan kurum ya da kişilerin
yapılacak incelemelerle acilen ortaya çıkarılıp, haklarında gerekli
hukuki süreç başlatılmalıdır.
Bir insan yaşamının bu kadar ucuz
olmayacağını başta siyasiler olmak üzere konu özelinde sorumluluğu olan
herkese hatırlatmak gerekir.
Türkiye madenciliği bir büyük kayıp
daha vermiştir. Bu kayıp TMMOB‘nin kaybı, bu kayıp Gıda Mühendisleri
Odası‘nın kaybı, bu kayıp bütün insanlığın kaybıdır.
Yapılacak
bilimsel ve teknik çalışmalarla sadece maden ocaklarındaki değil tüm iş
kazalarının (cinayetlerinin) önüne geçilebileceği unutulmamalıdır.
Bu
faciada yaşamını yitirenlere Allah‘tan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı, yaralı olarak kurtulanlara acil şifa ile geçmiş olsun
dileklerimizi paylaşıyoruz.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası olarak
yaşanan bu felaketten gerekli derslerin çıkarılmasını ve bu yaşanan
facianın son olmasını diliyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası
10. Dönem Yönetim Kurulu
İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
İŞ KAZASI DEĞİL, DÜPEDÜZ KATLİAM
Manisa
Soma`da meydana gelen maden kazasında ilk belirlemelere göre 200`den
fazla işçi yaşamını yitirdi. Çok sayıda yaralı bulunuyor. Halen
ulaşılamayan yüzlerce işçi olduğundan söz ediliyor.
Acımız çok
büyük, acımız tarif edilemeyecek kadar derin. Ne yazık ki Türkiye yine
bir iş kazası neticesinde yüzlerce canını kaybetti.
Üzüntümüzü ve kızgınlığımızı kelimelere dökmenin zorluğunu yaşıyoruz.
Üzüntülü
ve kızgınız. Çünkü insan hayatının bu kadar değersiz olduğu bir başka
ülke olduğundan emin değiliz. Ne söylesek, kifayetsiz kalacaktır.
Yüzlerce maden işçisini diri diri toprağa gömen bir ülkenin iflah olması
nasıl mümkün değilse, bu acıyı unutmamız da aynı şekilde mümkün
değildir.
Unutmayacağız. Kazanın olduğu kömür madenlerini bir süre
önce Meclis gündemine taşıyan ana muhalefet partisinin önergesinin,
iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedildiğini
unutmayacağız.
Unutmayacağız. Ana muhalefet partisinin önergesiyle
ilgili, "bunlar gereksiz işlerle uğraşıyor" diyen iktidar partisi
milletvekilinin sözlerini unutmayacağız.
Unutmayacağız.
Özelleştirme-taşeronlaşma yoluyla kömür madenlerini işleten Soma
Holding`in, ‘Türkiye Kömür İşletmeleri`nin kömürün tonunu 130-140 dolara
mal ettiğini, kendilerinin ise tonunu 24 dolara mal ettiğine` dair
açıklamalarını unutmayacağız.
Çünkü kazanın gerçek nedeni
unutulmayacak bu sözlerde saklıdır. Kömür madenleri, maden ocaklarının
işletmesinin kiraya verilmesi yöntemiyle özelleştirilmiş, özelleştirmeyi
alan Soma Holding daha ucuz kömür çıkartmayı vaat etmiş ve anlaşılıyor
ki, temel işçi sağlığı ve güvenliğinin temel önlemlerini maliyet artıcı
unsur gibi gördüğü için yatırım yapmamış, teknolojisini geliştirmemiş,
işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili temel önlemleri almamış, yılda iki
kez yapılması gereken denetimler, adeta "adet yerini bulsun" diye
gerçekleştirilmiş, siyasi iktidar konunun Meclis`te görüşülmesini
engellemiştir.
Türkiye gerçeği böyle özetlenebilir. Düpedüz bir katliamla karşı karşıyayız.
Katliam
üstü örtülecek, yok sayılacak gibi değildir; fail bilinmektedir.
Ülkenin değerlerini haraç-mezat özelleştirenler, daha fazla kar elde
etmekten başka hiçbir beklentisi olmayan sermaye grubu, gerçekleri yok
sayan, gündeme gelmesini istemeyen siyasi iktidar, layıkıyla denetim
yapmayan kamu kurumu sorumludur.
Acımız çok büyük ama acımızı daha da dayanılmaz kılacak olan, katliam sorumlularının yargı önüne çıkmamaları olacaktır.
İnşaat
Mühendisleri Odası olarak; kazada yakınlarını kaybeden ailelere baş
sağlığı ve sabır diliyoruz. Olayın takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.
Soma madenleri konusunun Meclis`te görüşülmesini engelleyenlerin ve
gerekli denetimi yapmayan ilgili Bakanlık yetkililerinin ve bir an önce
istifa etmesini bekliyoruz.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
ARTIK YETER... BU FACİA-KATLİAM SON OLACAK MI ?
Bir avuç kömür, bir ömre bedel mi.
Yine
yüreklerimizi yakan bir facia yaşadık. 13.05.2014 tarihi yine bir acı
gün olarak geçecek ülke tarihine. Manisa Soma da özelleştirme ile
işletilen bir kömür ocağında resmi kaynaklara göre Elektrik Trafosunda
meydana gelen patlama sonucunda, ancak uzmanların yaptığı açıklamalara
göre ise eski ocaklarda meydana gelen yanma sonucunda açığa çıkan Karbon
monoksit gazı nedeniyle, verilen bilgiye göre şu ana kadar 205 işçi
hayatını kaybetti, 80 işçi yaralı ve 200 civarında işçi hala göçük
altında mahsur durumda.
Yine birileri çıkacak, üzüntüsünü ve
taziyelerini dile getirecek. Birileri ölümlerin kader olduğunu ve
"kolaylığı,güzelliği" üzerine laflar edecek. Yine birileri bu konuya çok
önem verdiğini gerekli önlemlerin en üst seviye de alınacağını
söyleyecek. Ölenlerin yakınlarına sus payı olarak 3-5 bin TL para
verilecek. Ve bunların hepsi bir sonra ki faciaya kadar unutulacak!!!
Bu
kazalar bu facialar kader değildir. Bunların hepsi hükümetlerin
çıkardıkları ve çok değer verdikleri özelleştirme politikalarının ve
taşeronlaştırmanın sonucudur. Bunların hepsi kapitalist sistemin kar
hırsının sonucudur. Ölenler bir lokma ekmeğin peşinde ki emekçiler,
işçiler, yani yoksul halktır.
AKP‘nin bel bağladığı, ekonominin
can simidi olarak gördüğü özelleştirmelerle artan güvencesizlik, taşeron
çalışmayla derinleştiriliyor. Taşeronlaştırma iş cinayetlerinin
katlanarak armasına neden oluyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği yok
sayılarak, göstermelik yasalarla göz boyayarak güvencesiz çalışma
süreçleri devam ediyor. İş güvenliği ile ilgili çıkarılan yasa ve
yönetmelikler sorumluluğu iş verenden alıyor. Maden ocakları
denetlenmiyor ya da denetimler şirketlerin karını baz alarak
sonuçlandırılıyor.
İktidar kapitalist sistemi ayakta tutmak için,
karlığı artırmak için bilimi ve tekniği tamamen yok sayıyor. Kamunun
elinde bulunan bütün maden işletmeleri ve yeni madenler sermayeye peşkeş
çekiliyor. Denetim mekanizmaları göstermelik yapılıyor. Denetim hiçbir
yaptırıma sahip olmadan gerçekleştiriliyor.
Soma son dönemde üst
üste yaşanan kazalar nedeniyle dikkatleri üstüne çekmiş ve bazı partiler
tarafından meclis gündemine getirilmişti. Ancak AKP bu konu da
yapılması istenen denetim ve incelemeyi red ederek bu facianın/katliamın
birinci dereceden sorumlusu olmuştur.
Artık yeter! Bu ölümler, bu facialar durdurulmalıdır. Rant uğruna insanların hayatları sönmesin.
Bu
katliamların sorumlusu olan tüm yetkili ve ilgililer hakkında gerekli
yasal işlemler başlatılmalı ve sorumlular hesap vermelidir.
Özelleştirme politikaları durdurulmalı ve taşeronlaşmaya son verilmelidir.
Kamu denetimi yeniden aktif bir şekilde devreye sokulmalı ve yasal düzenlemeler oluşturulmalıdır.
İşçi
sağlığı ve İş güvenliği yasaları göstermelik olmaktan çıkarılmalı ve iş
cinayetleri ve kazaları konusunda ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
JFMO
olarak bu acının son olmasını temenni ediyoruz. Kaybettiğimiz canlara
rahmet, yakınlarına sabır diliyoruz.Mahsur kalan insanlarımızın bir an
önce sağ kurtarılmasını umuyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyoruz.
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI
XV. DÖNEM YÖNETİM KURULU
JMO: SOMA‘DA YAŞANAN İŞ KAZASI DEĞİL CİNAYETTİR!
Soma`da
"Soma Holding"e ait kömür işletmesinde meydana gelen faciada yüzlerce
maden işçisinin öldüğünü, onlarca işçinin de yaralandığı haberini derin
bir üzüntüyle öğrendik.
Yaşamlarını günlük 45 liralık açlık ücreti
uğruna her gün ölüme atan emekçilerin evlerine ateş düştü, eşleri,
çocukları ve yakınlarının ciğerleri bir kez daha kavruldu. Acılarını
paylaşıyor, başsağlığı diliyoruz...
Ülkemizde emekçi
soykırımına dönüşen iş kazaları, egemen sınıflarca kaçınılmaz bir kader
olarak sunuluyor. Hatta Zonguldak`ta yaşandığı gibi, işçilerin "güzel
öldükleri" bile arsızca söylenebiliyor. Hemen belirtelim, yoksulluk ve
sömürü bir kader olmadığı gibi, "iş kazaları" da kader değildir,
tasarlanmış bir cinayettir. Bu "akıllı tasarım"ın temelinde sermayenin
kârını en çoklaştırma amacı yatmaktadır.
Cinayetin sorumlusu;
Gerekli
bilimsel-teknik önlemleri ve güvenlik tedbirlerini, kâr oranını düşüren
bir gider kalemi olarak gören, vahşi kapitalist kâr hırsıdır.
İşçileri
açlıkla terbiye edip, sefalet ücretlerine mahkum ederken, işletmeyi,
üretim sürecini, alınması gereken önlemleri, denetlemeyen, uyarmayan,
kazaları araştırma komisyonu kurulmasını engelleyen siyasal iktidardır.
İşçi sınıfını yaşarken iliklerine kadar sömüren, bu vahşeti "iş cinayeti" sınırlarına kadar zorlayan, mevcut siyasal sistemdir.
"İş kazaları"nda ülkemizi dünyada 3, Avrupa`da 1. sıraya yükseltme onuruna(!) erişmiş siyasal iktidarlardır.
Özelleştirme,
taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma yoluyla emekçileri işsizlik ve
yoksulluğa mahkum eden ekonomi politikalarıdır.
Sendikacılığı,
sınıf sömürüsüne meşruiyet sağlamak olarak gören, patron yağdanlığı
sendikal anlayıştır. Karbon monoksit değil, üretim ve kârı yegane amaç,
insanı sadece araç olarak gören siyasal zulüm sistemi zehirledi
kardeşlerimizi, yerin derinliklerinde.
Bakmayın ulusal yas
ilan edip, kaderci bir riyakârlıkla timsah gözyaşı dökmelerine. Sürekli
bizleri korkuttukları "cehennem azabını", bu dünyada kardeşlerimize
yaşatanlar bu zulmün sorumluluğundan kaçamayacaklardır.
Bilimden,
emekten, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyadan yana olanlar, zehire
boğulan canlarımızın sınıf kardeşleri, bu emekçi katliamının hesabını
soracaktır.
Yitirdiğimiz canların anısı unutulmayacak, insanca yaşanası bir dünya mücadelemizde yaşatılacaktır...
14.05.2014
TMMOB
JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI
13
Mayıs 2014 Salı günü saat 15:40 da Manisa iline bağlı Soma ilçesinde
Soma Maden İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında henüz
tam olarak neden kaynaklandığı belli olmayan bir patlama nedeniyle
meydana geldiği belirtilen olayda 205 maden işçisi hayatını kaybetti.
Hayatını kaybedenlerin daha fazla olduğu ve sayının artacağı iddialar
arasında. Bu durum 1992 yılında meydana gelen Zonguldak`ın Kozlu ilçesi
Grizu patlamasında kaybettiğimiz 263 canı ve nicelerini bizlere tekrar
tekrar hatırlatmıştır. Geçen bunca yıla karşın ülkemizde İşçi sağlığı ve
İş güvenliği konularında hiçbir yol alınmadığını, denetimlerin ve
yaptırımların yetersiz olduğunu gözler önüne sermektedir.
Halen
devam eden kurtarma çalışmalarının yanı sıra meydana gelen patlama ve
sonrasındaki yangın ile ilgili araştırma çalışmaları devam etmektedir.
Kimya Mühendisleri Odası incelemelerde bulunmak üzere teknik ve hukuk
uzmanlarından oluşan bir ekibi bölgeye göndermiştir. Elimize ulaşan
bilgiler doğrultusunda kaza nedenlerini araştırmaya ve kamuoyu ile
paylaşmaya devam edeceğiz.
Madenler
patlayıcı ortamların oluştuğu çalışma alanları olması nedeniyle daha
özel iş güvenliği önlemlerinin alındığı işletmelerdir. Metan gazı
patlayıcı özellikte olduğundan çalışma ortamı içinde gaz konsantrasyonu
ölçüm aletleri ile sürekli kontrol altında olmalıdır. Çalışılan
malzemeler kıvılcım çıkarmaz (spark proof) el aletleri ve patlamadan
korumalı (ex-proof) ekipmanlardan oluşmalıdır. Patlamanın meydana
geldiği iddia edilen trafo ve benzer sistemlerin patlamadan korumalı
(ex-proof) özellikte seçilmesi gereklidir.
Kullanılan
malzemelerin özelliklerinden dolayı ortaya çıkan maliyet artışı
işverenleri düşük maliyetli ama standart dışı malzeme ve ekipman
kullanmaya yöneltmektedir. Facianın yaşandığı işletmede yetkililer
yaptığı açıklamalarda çıkarılan linyitin tonunun 130 dolardan 24 dolara
indirildiği belirtilmişlerdir. Yine aynı şekilde işletme sahibi, yurt
dışından almak yerine "kendilerinin ürettiği" trafoyu kullandıklarını
belirtmişlerdir. Uygun malzeme, yani patlamadan korumalı (ex-proof)
ekipman seçilmesi durumunda trafonun patlaması mümkün görünmemektedir.
TMMOB
bağlı odalarımızın uzmanlarının yaptıkları açıklamalara göre madende
eski ocak olarak tabir edilen mekânda, kömürün yanması ve geçici göçük
meydana gelmesinin ardından işçilerin bulunduğu alanda yoğun bir
karbonmonoksit birikmesi olduğu yönünde bilgiler elde edilmiştir. Hava
tahliye sisteminde aksaklıklar olduğu ve mekanik olarak yönlendirme
yapıldığı, otomasyon sisteminin yeterli olmadığı da edinilen bilgiler
arasındadır.
Yine yapılan ilk incelemelerde; ocağın yaklaşık -700
derinliklerinde kömür yangını ve yangından kaynaklı kısmi göçük
oluştuğu, taze hava sağlayan fanların etkisiyle yangının duman etkisinin
yayıldığı, uzun süre sonra fanların çalışma yönlerinin ancak
değiştirilebildiği, bu arada çok sayıda işçinin yayılan duman ve
yangından etkilendiği (yanık ve zehirlenme) yangının kamuoyuna yansıyan
ilk açıklamalarda olduğu gibi elektrik kaynaklı olmadığı bilgileri
edinilmiştir.
Yine, maden içerisinde zehirleyici ve patlayıcı
gazları algılayacak ve havalandırma ekipmanlarını yönetecek sistemlerin
yetersiz ve eski olduğu, kömürün içten içe yanmasıyla başladığı tahmin
edilen bir yangının ortaya çıkardığı karbonmonoksit, karbondioksit ve
metan gazlarının ölümcül etkisi nedeniyle şu ana kadar ifade edilen
rakamlarla 205 ölüm olayının gerçekleştiği, bu sayının içerideki
işçilerin kurtarılmasındaki zorluk göz önüne alındığında daha da
artabileceği öngörülmektedir. Keza aynı şekilde asansörlerin
çalışmamasının kurtarma faaliyetlerini güçleştirdiği bilinmektedir.
Asansörlerin de yangın olsa bile yedek bir güç kaynağı ile çalışabilir
durumda olması gerektiği halde bu şekilde bir donanıma sahip olmadığı da
edinilen bilgiler arasındadır.
Bile bile katliama yol açan yanlış
seçim ve kusurlu teknik gerekçelerin temelinde maliyet gerekçesiyle iş
güvenliğine önem verilmemesi, özelleştirme, taşeron sistemi mantığı ve
onun dizginlenemeyen kar etme hırsı yatmaktadır. Son dönemde Soma`da
maden kazalarının artması sonucu meslek odalarının TBMM` e taşıdığı ve
muhalefet partilerinin 29.04.2014 tarihinde verdikleri Soma`da yaşanan
maden kazalarını inceleme talebi kabul edilmemiştir. Tüm bu yanlışlar
faciaya davetiye çıkarmıştır.
Ölümlerin sorumlusu taşeronlaştırma
ve özelleştirme politikalarıdır. Kar hırsı ile sektörü büyütmek adına
uygulanan politikalar insanı bu sürecin en önemsiz halkasına
indirgemiştir. Benzer süreçleri inşaat, metal gibi sektörlerde de
görmekteyiz. Gerçek işlevi üretim ve kontrol olan mühendislik mesleğini
sorumlu müdürlük, yapı denetim sistemi gibi politikalarla diplomasını
kiralayan ama sürecin dışında bırakan bu anlayış devam ettiği sürece
yakında diğer sektörlerde de can ve mal kayıplarına yol açan adına kaza
denilen ama asla kaza olmayan felaketler görülecektir. Biz iktidarlara
sunduğumuz teknik gerekçelerin dikkate alınmadığını biliyoruz. O nedenle
çağrımız vicdanlaradır.
Sözün bittiği bir yerdeyiz... Ölenlerin
acısını en derin bir şekilde yaşadığımızı kamuoyu ile paylaşmak
istiyoruz... Böylesine bir acıyı tarif etmenin imkansız olduğunu
belirtmek istiyoruz... Siyasi, mülki, idari ve teknik sorumluların hesap
vermesi gerektiği kanaatindeyiz.
Meslek örgütü olarak, olayın teknik detaylarını elimize ulaşan bilgiler doğrultusunda kamuoyuna ulaştırmaya devam edeceğiz.
Olayın takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
KAZA DEĞİL İŞ CİNAYETİ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Derhal İstifa Etmelidir
Manisa`nın
Soma ilçesindeki bir kömür madeninde meydana gelen patlama sonucu en az
300 işçi yaşamını kaybetmiştir. TMMOB Makina Mühendisleri Odası olarak
yaşamını kaybeden ve yaralanan emekçi kardeşlerimizin yakınlarının ve
halkımızın acısını paylaşıyoruz.
Türkiye ölümlü iş kazalarında
Avrupa`da birinci sırada yer almaktadır. İş kazalarından dolayı çalışan
her 100 bin işçiden İngiltere`de 0,6`sı, Norveç, İsveç, Finlandiya ve
İsviçre`de 1,5`i, Fransa ve Almanya`da 2`si, Belçika`da 2,5`i,
Avusturya ve Yunanistan`da 4`ü, Bulgaristan ve Güney Kıbrıs`ta 5`i,
Türkiye`de ise 17`si iş kazalarında yaşamını kaybetmektedir.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Soma`daki acı olaydan sonra yaptığı
açıklamada, iş kazasının meydana geldiği işyerinin "sürekli denetlenen
bir işyeri" olduğunu, son denetimlerde de işçi sağlığı ve güvenliği
yönünden hiçbir eksikliğin bulunmadığını belirtti. Ama hazin ki "hiçbir
eksiğin bulunmadığı" belirtilen işyerinde en az 300 kişi yaşamını
kaybetmiştir. BU AN, SÖZÜN BİTTİĞİ BİR AN`DIR.
Türkiye`nin işçi
sağlığı ve güvenliği konusunda ne yaptığını Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı da özetledi ve sabaha karşı 04.30 sıralarında verdiği demeçte,
"Tabuttan başlamak üzere bir boşluk olmaması için çalışıyoruz" dedi.
Aynı bakan, 9 ay önce söz konusu ocağı ziyaret etmiş ve ocağı önlemler
konusunda "örnek bir ocak" olarak göstermişti. BU DA, SÖZÜN BİTTİĞİ
BENZER BİR AN`DIR.
Her iş kazasından sonra söylediğimiz gibi, her
kaza için teknik bir neden söyleyebiliriz, bu neden grizu olabilir,
patlama olabilir, yangın olabilir, elektrik olabilir, yüksekten düşme,
karbon monoksit zehirlenmesi, anti-grizu tesisat kullanılmaması
olabilir. Ancak iş kazalarının/cinayetlerinin ortak nedeni, sermaye ve
devletin işçilerin canını önemsememesidir.
İşçi sağlığı ve
güvenliği ile biraz ilgisi olan herkes bilir ki bütün kazalar
öngörülebilir. Her kaza, yönetim sistemi kurulması, mühendislik ve idari
önlemlerin alınması ile önlenebilir. Kaza meydana gelmesi olasılığı da
göz önünde bulundurularak zarar azaltıcı önlemler alınır. Olumsuz
durumlara yönelik acil durum planlaması kriz yönetimi sistemi kurulur.
Kriz yönetimi halkla ilişkileri de içeren bir yönetim fonksiyonu olarak
tasarlanır. Ancak sormak isteriz: En az 300 işçinin hayatını kaybettiği
bu olayda, yukarıda söylenenlerden hangisi uygulanmıştır?
İşveren
önlem almaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yasak savar, mevzuatı
yazboz tahtasına çevirir, dün yaptığı yasal düzenlemeyi bugün yeniden
değiştirir, yeterli denetim yapmaz, seçim senesi diye cezalar
uygulanmazsa mevcut tablo karşımıza çıkar.
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı, özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama)
gibi yanlış uygulamalarla kamu madenciliğini küçültüp, kamu kurum ve
kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve
deneyim birikimini dağıtır; yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum
ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve altyapı olarak yetersiz,
deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılırsa,
elbette durumda kazalar da yoğunlaşır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı açıkladı; "ihmal varsa sesiz kalmayız" dedi.
Evet,
ihmal var, ihmalin adı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`dır. Bu
bakanlık, işçilerin sağlığının korunması, güvenliğinin sağlanması
konusunda göz boyamaya yönelik davranmış, ölümleri seyretmiştir. Zira
son 10 yılda en az 12 bin işçi iş kazaları sonucu yaşamını kaybetmiştir.
En çok ölümle sonuçlanan, en az 300 işçinin yaşamını kaybettiği iş
kazasının meydana geldiği ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı hâlâ
koltuğunda oturabiliyorsa; ülkemizdeki işçi sağlığı ve iş güvenliğine
ilişkin tüm kararların alınmasında karar alıcı unsur olan İş Sağlığı
Güvenliği Genel Müdürü görevinin başında ise pes doğrusu!
İhmalin
adı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`dır; özelleştirme, taşeronlaşma,
rodövans (kiralama) gibi yanlış uygulamaları ortaya koyarak kazaların
artmasına neden olan Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı koltuğunda
oturuyorsa pes doğrusu!
İhmalin adı AKP iktidarı`dır. Somada iş
kazaları geliyorum derken, bu konuda araştırma yapılması, çözüm
yollarının araştırılması için verilen araştırma önergelerini bile
reddeden AKP iktidarı, iş kazalarının, ölümlerin, cinayetlerin
sorumlusudur.
Evet, ihmal var ve biz sesiz kalmayacağız, AKP
iktidarından, AKP`nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından hesap soracağız. Bu kaza değil cinayettir,
cinayetin hesabını soracağız. AKP iktidarı, her konuda olduğu gibi, işçi
sağlığı güvenliği konusunda da "ben bilirim, ben ne dersem o olur,
benden iyisini bilemezsiniz, beni eleştiremezsiniz" demekte, TMMOB gibi
bilgi ve deneyim birikimi sahibi bir örgütü, her türlü karar
mekanizmasından dışlamaktadır.
Bu noktada önemle belirtmek isteriz:
•
Kazanın meydana gelmesinde, işyerinin/işverenin sorumlu olduğu mutlak
bir gerçekliktir. Önlem almayan, ton başına üretim maliyetini azaltmakla
övünen işveren bu kaza/cinayetlerin sorumlusudur. Bunun yanında kazanın
meydana gelmesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı yani iktidar, uyguladığı politikalar ile
kazaya/cinayetlere ortaktır.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı derhal istifa etmelidir.
•
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bilmelidir ki; TMMOB ve bağlı
odalar yüzbinlerce üyesi ile işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki bilgi
birikimini paylaşmaya, politikaların belirlenmesine katkı sunmaya ve
eğitim verme konusundaki ısrarından vaz geçmeyecektir. Bakanlık inadı
bırakmalı, TMMOB`yi sürece katmalıdır.
• Ulusal İş Sağlığı
Güvenliği Konseyindeki temsiliyet, kamu ağırlıklı olmaktan çıkartılmalı,
sendika, demokratik kitle örgütü, meslek örgütü ağırlıklı hale
getirilmeli, Konseyin aldığı kararların uygulanması zorunlu hale
getirilmelidir.
• İş sağlığı Güvenliği Kurulunda temsiliyet işçi ağırlıklı hale getirilmelidir.
• İşyeri denetimleri daha sık yapılmalı, denetimlerde, maden, inşaat, metal sektörlerine ağırlık verilmelidir.
• Eksik bulunan işyerlerine verilmesi gereken cezalar kesinlikle ötelenmemeli, derhal uygulanmalıdır.
Bizler
bu alandaki bilimsel-teknik mücadelemizi sürdürecek ve Ethem Sarısülük
cinayetine, Ali İsmail Korkmaz cinayetine, Mehmet Ayvalıtaş cinayetine,
Abdullah Cömert cinayetine, Berkin Elvan cinayetine, Mehmet İstif
cinayetine; Soma`da yaşanan iş cinayetine, son yıllarda artan toplu iş
cinayetlerine eklenen bu cinayetleri unutmayacak, sessiz kalmayacak ve
bugün bütün Türkiye`de alanlara çıkacağız.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
BU BİR KATLİAMDIR VE HEPİMİZ SUÇLUYUZ
Bir kez daha yüzlerce maden işçisini toplumsal sorumsuzluğa kurban verdik.
Suçlu belli;
Devlet:
Özelleştirme politikalarıyla kamusal alanı rantçılara sorumsuzca ve
sorgusuzca devrettiği için suçlu. İş kazalarına, uyguladığı göstermelik
denetimlerle, gerekli önlemlerin alınmamasını görmezden geldiği ve
emekçiyi önemsemediği için suçlu. İnsanı, toplumu, emeği, doğayı
taşeronlara emanet ettiği için suçlu.
Patronlar; Maliyeti 140$`lar
seviyesinden 23,8$`a çekerken bilerek riske ettiği canların kaybından
suçlular. Sadece ve sadece kar etmeyi kutsallaştırdıkları için suçlular.
İnsana, emeğe, topluma, doğaya saygı duymakları için suçlular. Günlüğü
47 TL brütle yerin altına indirdikleri emekçilerin yarattığı artı
değerle zenginliklerine zenginlik kattıkları için suçlular.
Sendikalar;
Oynanan komedinin aktörleri haline geldikleri için suçlular. Emekçi
sınıfın çıkarlarını değil, sadece kendi koltuklarını düşündükleri için
suçlular.
Muhalefet odakları / Bizler (TMMOB, muhalif partiler,
STK`lar, DKÖ`ler); Oynanan komediye karşı yeterince dirençli
durmadığımız için suçluyuz. Toplumsal denetim mekanizmalarını ısrarlı
bir şekilde çalıştırmadığımız için suçluyuz. Sürekli bölünüp
parçalandığımız, kolektif aklı oluşturamadığımız için suçluyuz.
Toplum: Olanı biteni koyun gibi seyrettiği ve kadercilikle açıkladığı için suçlu.
Büyümesiyle,
tarihçesiyle, müthiş denetim başarıları ile, doğru zamanda doğru
insanlarla kurduğu ilişkilerle tam bir düzen başarı hikayesiydi Soma
Holding düne kadar. Savunucuları da yaldızlı harflerle anlatıyor,
yazıyorlardı neo liberalizmin bu başarısını. Yine işbaşındadır
kalemşörleri. Koysunlar bahanelerini derslere, haberlere, bültenlere.
Sonunda da çok sayıda nokta olsun, biten her hayat için bir tane.
Ailelerden cenazelerini kaçırıyorlar, toplu cenaze töreni istemiyorlar.
Yine rakamlarla oynayacaklar, yine takdiri ilahi ile geçiştirmeye
çalışacaklar.
Kömürün en yoğun kullanıcısı olan sektörümüz adına
kanlı değil temiz kömür istiyoruz. Çocuk işçilerin bile
çalıştırıldığının ortaya çıktığı bu katliam bizi de tetiklesin.
Sektörümüzdeki üreticilerin kullandıkları her girdinin etik ve güvenlik
kurallarına uygun üretilip üretilmediğini sorgulayacakları bir
manifestomuz olsun.
Belki de bu topraklarda tarihin gördüğü en büyük maden kazası olacak olan bu olay, sessizliği bozmalı.
Kimse
sessiz kalmamalı, toprağın altından bizi göreve çağırıyorlar. Yaşam
adına, insanlık adına herkes insanoğlunun en kutsal eylemi olan yaşam
hakkı için isyanda yer almalı.
TMMOB
METALURJİ MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU
MİMARLAR ODASI: SOMA‘DA CANLARIMIZI KAYBETMENİN DERİN ÜZÜNTÜSÜ İÇERİSİNDEYİZ!
Manisa‘nın
Soma ilçesinde özel bir şirkete ait kömür ocağında 13 Mayıs 2014
tarihinde meydana gelen kazada, şimdiye kadar 200‘ü aşkın maden işçisi
hayatını kaybetmiş, 100‘ü aşkın işçi çeşitli derecelerde yaralanmış,
yüzlerce işçiden ise henüz haber alınamamıştır.
Yaşadığımız bu
büyük acı nedeniyle kaybettiğimiz yurttaşlarımızı saygı ile anıyor,
ailelerine ve toplumumuza başsağlığı, maden ocağında mahsur kalan
emekçilerin bir an önce kurtarılmalarını ve yaralıların sağlığına
kavuşmalarını diliyoruz.
Bu kaza ile 2013 yılı Ekim ayında
verilen, ancak TBMM gündemine 2014 yılının Nisan ayı sonunda gelebilen,
Soma‘daki maden ocaklarında meydana gelen kazalarla ilgili araştırma
önergesinin AKP milletvekillerinin oyu ile reddedildiği bilinmektedir.
İktidarın emek ve can güvenliği karşısındaki tavrı, işçi sağlığı ve iş
güvenliği konusundaki çözüm önerilerini ve katkıları reddetmesi,
sorumlular ve çalışma koşulları hakkında bir araştırmaya dahi tahammül
edememesi ile bir kez daha anlaşılmıştır.
Hükümetin kamu
denetimini, işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayan anlayışı;
sermayenin azami kâr hırsı, özelleştirme, sendikasızlaştırma,
taşeronlaştırma ve çalışanlar aleyhine oluşturulan politikalar;
güvenlikle ilgili yapılması gereken harcamaların gereksiz masraf olarak
görülmesi; ülkemizde bugüne kadar pek çok çalışanın hayatına mal olmuş
ve olmaya devam etmektedir. Oysa tüm dünyada olduğu gibi özellikle emeğe
dayalı çalışmanın ve iş gücünün yoğun olduğu ülkemizde işçi sağlığı ve
iş güvenliği, üzerinde durulması gereken öncelikli bir konudur.
4857
sayılı İş Kanunu, 5763, 5920, 5921, 6111 sayılı Torba Yasalarda yapılan
değişiklikler ve ilgili KHK hükümleri, iktidarın ekonomik büyümeye
odaklanan politikalarıyla biçimlenmiştir. İş güvenliği ve işçi sağlığı
ile ilgili mevzuattaki yetersizlikler ve gerekli denetimlerin
yapılmaması nedeniyle karşılaşılan iş kazaları, kamu vicdanını son
derece rahatsız eden önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. İş
yerlerinin denetimi ve gözetimi devletin asli görevlerindendir. Sosyal
Güvenlik ve Çalışma Bakanlığı bu Anayasal görevini 2004 yılından bu yana
özel sektöre devretmek için elinden geleni yapmakta, Hükümet açılan
davalarda verilen kararları etkisiz kılmak için sürekli yasa ve
yönetmelik değişikliği yapmaktadır.
AKP iktidarının gündeminde
bulunan çalışma alanındaki sorunları daha da büyütebilecek, emekçilerin
yaşamını piyasa inisiyatifine terk eden, iş cinayetlerini artıran
nitelikte "Taşeron ve İstihdam Yasası" mutlaka geri çekilmelidir.
Çalışma yaşamı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tüm yasa/mevzuat
düzenlemeleri, bu alanla ilgili emek ve meslek örgütlerinin önerileri
dikkate alınarak yapılmalıdır.
Soma‘da iş cinayetine kurban edilen
emekçileri bir kez daha saygı ile anıyor, kurtarma ve yaraların
sarılmasını, sorumlular hakkında soruşturmaların biran önce
tamamlanmasını bekliyoruz.
Değerli kamuoyumuza saygı ile duyurulur.
TMMOB Mimarlar Odası
PEYZAJ MİMARLARI ODASI
YÜREĞİMİZE ATEŞ DÜŞTÜ...
MADEN EMEKÇİLERİMİZ İÇİN YASTAYIZ
İŞ GÜVENLİĞİ SÖZDE KALMASIN GERÇEK OLSUN
Manisa‘nın
Soma İlçesi Eynez mevkiinde ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmelerine
ait olan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen kömür
ocağında 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15.00 civarında meydana gelen
göçüğün ardından çıkan yangın sonucu açığa çıkan karbon monoksit
gazıyla zehirlenen, aralarında maden mühendisi meslektaşlarımızın da
bulunduğu yüzlerce maden emekçisi yaşamını yitirmiştir. Net sayısı belli
olmamakla birlikte 200`ün üzerinde can kaybı, yaralı ve ağır yaralı
bulunmakta, çok sayıda maden işçisinin ocakta mahsur kaldığı
bilinmektedir. Arama kurtarma ekipleri halen çalışmalarına devam
etmektedir.
Bu kazalar aslında kader değil...
Daha önce de
aynı kömür madeninde benzer iş kazaları yaşanmış ve nice yaşamlar
yitirilmişti. Kömür ocağını işleten taşeron firmaya ait diğer ocaklarda
da çok sayıda ölümlü kaza olmuşu.
Yoğun birikim ve deneyime sahip
olan kurum ve kuruluşları yerine, üretimin, teknik ve alt yapı olarak
yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere
bırakılması, kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde
yapılamaması, iş cinayetlerinin ve ölümlerin misli olarak artmasına
neden olmuştur.
Maden ocaklarında gerekli önlemler alınmadığı,
özelleştirme ve taşeronlaşma politikaları ve uygulamaları , güvencesiz
işçi ve güvenliksiz işyeri koşulları devam ettiği sürece bu yaşananlar
tarihte kaza değil katliam olarak yerini alacaktır.
Kaybedilen
maden emekçilerimiz arasında şu anki tesbitlere göre 5 maden
mühendisimiz de bulunmaktadır. Yaralanan maden emekçilerinin ailelerine
geçmiş olsun diyor, bu faciada yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini
saygıyla anıyor, ailelerine ve TMMOB Maden Mühendisleri odamıza
başsağlığı diliyoruz.
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
11. Dönem Yönetim Kurulu
ŞEHİR PLANCILARI ODASI
HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN
Türkiye
bugün kara bir güne uyandı. Manisa Soma`da meydana gelen kahredici
olayda can kayıplarının sayısı giderek artıyor. Emeğin ve yaşamın en
yüce değer olduğunu unutan Türkiye bir kez daha özelleştirmenin,
taşeronlaşmanın, denetimsizliğin, tedbirsizliğin ve izlenen enerji
politikalarının faturasını masum canları ile ödemeye devam ediyor.
Maden
ve enerji alanında yürütülen özelleştirme, serbestleştirme politikaları
ile maliyetleri düşürürken iş güvenliğini hiçe sayan, işçi ölümlerinde
ülkemizi dünyanın ön sırasına taşıyan bu anlayışı tarihin hiçbir zaman
affetmeyeceğine ve halkımızın kayıplarını unutmayacağına inanıyoruz.
Bu katliam gibi olayda hayatını kaybeden maden emekçilerinin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
15
Mayıs 2014 Perşembe günü saat 09:00`da tüm Türkiye`de tüm işyerlerinde 3
dakikalık saygı duruşu yapılarak iş bırakacak ve illerde Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Müdürlükleri önüne yürünecektir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
KAZA DEĞİL, CİNAYET!
SORUMLULAR MUTLAKA HESAP VERMELİ!
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü`nü "Buruk" kutlarken, Soma`dan gelen acı haber yüreğimizi dağladı.
Uzun
yıllar boyunca elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyimine sahip
kamu madenciliği, maliyet artırıcı bir unsur olarak görülerek, bu
alanlara yatırım yapmaktan kaçınılmış ya da bu alanlar neoliberal
politikaların sonucu olarak özelleştirme ve taşeronlaşma uygulamalarına
açılmıştır. Kâr hırsının aşırı; deneyim, uzmanlaşma ve teknik alt
yapının yetersiz ve kamusal denetimin etkisiz olduğu bu uygulamalar
sonucu işçi sağlığı ve iş güvenliği tamamen bir maliyet unsuru olarak
görülerek, "geliyorum denen kaza" görmezden gelinmiş, maden işçileri
daha fazla kâr hırsı ile en acımasız koşullarda çalışmak zorunda
bırakılmıştır.
Meydana gelen facia, "GELİYORUM DİYEN KAZA DEĞİL,
İŞLENEN BİR CİNAYET"tir. Meydanları en özel günlerinde işçilere yasak
etmek için var güçleri ile meydan okuyanlar, dehlizlerde ölüme terk
ettikleri işçiler için timsah gözyaşları dökerek sorumluluktan
kurtulamazlar. Bu cinayetin işlenmesine göz yumup seyirci kalanlar ile
"katili" cesaretlendirenler suç ortaklarıdır ve mutlak suretle ucu
nereye varırsa varsın hesap vermelidir.
Elim faciada yaşamını
yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyor; yakınlarına, ailelerine
ve tüm halkımıza sabır ve başsağlığı diliyoruz.
Ziraat Mühendisleri Odası her zaman için maden emekçilerinin yanındadır.
Saygılarımızla
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu
http://tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=9817&tipi=9